Kurtuluş Savaşı'na katılmayan asker kaçakları çocukları ya da torunlarıdır. Onlar, cepheye gidip dönemeyenlerin, evlerine, topraklarına, çiftliklerine çöktüler

KAHRAMANLAR RESMÎ GEÇİDİ

1

Bugün Türkiye'nin toprak zenginlerinin büyük çoğunluğu Kurtuluş Savaşı'na katılmayan asker kaçaklarının çocukları ya da torunlarıdır. Onlar, cepheye gidip dönemeyenlerin, evlerine, yurtlarına, topraklarına, çiftliklerine çöktüler. Yaşar Kemal’in İnce Memed Roman’ın 4. Cildinde konu teferruatlarıyla anlatılmıştır.

Savaş esnasında kimse onların nerede olduğunu bilemedi. Savaş bittiğinde her birinin, bilinmeyen, görünmeyen, tanık olunmayan inanılmaz birer kahramanlık hikâyesi vardı. O kahramanlık hikâyelerinin de karşılığı elbette çiftlikler, bahçeler, ucu bucağı olmayan arazilerdi. O günün en büyük kahramanları onlardı. Olası bir savaş durumunda vatan çocuklarını cepheye sürüp, hayatta kalacak ve zengin olacak olanlar da yine onlar olacaktır.

2

15 Temmuz darbe girişiminde 252 vatandaşımız hayatını kaybetti, yüzlerce vatandaşımız yaralandı.

Sonrasında 15 Temmuz gazilerine maaş bağlanacağı ve yardım yapılacağı söylenince, bağda, bahçede, tarlada, bayırda, çayırda, acemi kasap çırağı gibi kendini yaralayan, tırnağı çatlayan, hatta öncesinde vücudumun herhangi bir yerinde yarası olan binlerce insan kuyruğa girdi yardımlardan faydalanabilmek için.

O gecenin gerçek kahramanlarının esamisi unutuldu.

15 Temmuz'un her yıldönümünde ve benzeri önemli gün ve gecelerde ekranlarda ve sosyal medyada hep sahte kahramanların kahramanlık hikâyelerini ve o hikayeleri anlatmakla ayrıca kahramanlık taslayanları dinler olduk.

Kimi savaş tankının egzozunu atletiyle tıkamış, kimi 11 katlı binanın en tepesine çıkarak savaş uçağına kafa atmış, kimi Kızılay meydanında taş atarak jetleri düşürmeye çalışmıştı.

Çoğunun düzmece olduğu sonradan anlaşılan hikâyelerle nasıl kahraman geçinmeye çalıştıklarını öğrendik, çoğunu hâlâ kahraman diye ekranlarda izlemeye devam ediyoruz.

O gecenin kahramanlarından bir tekinin dahi 15 Temmuz darbe girişiminden rant sağlamaya çalıştığına tanık olmadık.

3

Yüzyılın çaresizliğinin ve kıyametin yaşandığı, hayatta kalanların sevdiklerini enkaz altında çıkarmak için canını dişine taktığı ama hiçbir şey yapamadığı 6 Şubat depremlerinin ilk günlerinde, hiçbir şekilde aramızda olmayanlar, hiçbir şekilde yardımımıza koşmayanlar, hiçbir şekilde sesimizi duymayanlar, yaşadığımız kıyametin hiçbir şekilde farkına varmayanlar sonradan kahramanlar olarak çıktılar karşımıza; ütülü takım elbiseleri, toz değmemiş gömlekleri ve ayakkabılarıyla...

Depremde, geride kalanların hayata tutunabilmesi için canını dişine takanların,

günlerce toz toprak içinde yüzünü yıkamaya dahi fırsat bulamayanların, dondurucu soğuklarda başkaları ısınsın diye soba ve yakıt peşinde koşarken çorap giymeyi dahi akledemeyenlerin, evsiz, barksız, yurtsuz kalan binlerce depremzede hiç değilse aç kalmasın diye aşevi kuranların, o aşevlerinde bir amele gibi çalışanların esamisi unutuldu.

Türkiye'nin dört bir tarafından zorlu hava koşullarına rağmen 24 saat geçmeden tırlar dolusu ısınma, ihtiyaç, gıda maddeleri getirenler unutuldu.

Siverek'ten her gün aracının bagajında ekmek ve lahmacun getirenlerin unutuldu.

Urfalılar, Diyarbakırlılar, Antepliler unutuldu...

Deprem sabahında yağmalanmadık iş yeri, market, dükkan, depo bırakmayanlar, yardım tırlarına saldıranlar, bir tas sıcak çorba, bir çift çorap için birbirlerini boğazlayanlar, kendilerine yardım gönderenlerin en ufak bir sitemi karşılığında, " kim ne göndermişse söylesin, IBAN atsınlar paralarını yatıralım" diyerek bambaşka kahramanlık hikayeleri ile cirit attılar sosyal medyada.

Kimse kendilerine, siz önce şu yağmaladığınız marketlerin zararını karşılayın demediği için hâlâ kahramanlar olarak dolaşıyorlar aramızda...

Olması gereken yerde ve zamanda yanımızda olmayanlar depremle ilgili bütün önemli gün ve zamanlarda hep ben saflarda yerlerini aldılar.

Mikrofonu her kaptıklarında ve nutuk çekme fırsatı bulduklarında her birinin kimsenin bilmediği, görmediği, tanık olmadığı inanılmaz kahramanlık hikayeler vardı.

Dar zamanlarda nerede oldukları kimseler tarafından bilinmeyen etiket, makam, unvan, ekran ve mikrofon kahramanları zamanı geldiğinde en ön saflarda boy gösterecek, protokolde yer bulabilirlerse kara gözlüklerinin arkasından ruhunuza birer Fatiha okumayı esirgemeyeceklerdir, müsterih onun aziz kardeşlerim...