Adıyaman Altınşehir'in yarım kalmış binalarında can çekişiyor. AFAD çadırlarının naylon çıtırtıları arasında, bir annenin "Evladım nerede?" fısıltısı donup kalıyor havada

Adıyaman: Çaresizliğin Koynunda Filizlenen Direniş

Toz bulutlarının altında ezilen bir şehir bu... Küçük Sanayi'nin paslı kapılarından süzülen umut, Altınşehir'in yarım kalmış binalarında can çekişiyor. AFAD çadırlarının naylon çıtırtıları arasında, bir annenin "Evladım nerede?" fısıltısı donup kalıyor havada. Eski Besni yolundaki her çukur, kaybedilen bir hayatın mezar taşı sanki. Adıyaman Lisesi'nin deresinde çağıldayan, su değil artık; bir milletin içine akıp duran gözyaşları...

Heykel Meydanı'nda zaman durmuş. Ulu Camii'nin şerefesinde asılı kalan ezan sesi, yıkıntıların üzerinde titreşiyor. Bahçelievler'de oynayan çocukların ayak izleri, betonların üstüne düşen ilk bahar güneşi gibi - varlarıyla yoklukları delip geçiyor. Her yıkık duvarın gölgesinde, bir babanın "Yeniden yaparız" diyen yumruğu saklı.

"Geçmiş olsun" diyenler bilmiyor; burada geçmeyen bir acı var. Sıtmaya razı olmuş bedenlerde, vebali yüklenmiş bir sabır taşıyorlar. Pazar yerindeki tezgahlarda, iki bölük domatesin peşinde koşan adamın alnındaki ter, aslında bir medeniyetin çöküşünün son damlası. Keşmekeşin ortasında, bir nine elindeki bayat ekmeği torununa verirken fısıldıyor: "Allah kerim evladım..."

Şehir kanıyor ama ölmüyor. Her enkaz yığını altında, bir direniş hikâyesi filizleniyor. "Hesap soracağız!" diyen gençlerin sesi, yetim kalmış sokaklarda yankılanıyor. Bir inşaat işçisinin sırtındaki çimento torbası, yalnızca tuğla değil, yarınlara taşıdığı umut. Pazar yerinde fiyatına küfredilen soğanın acısı, asıl sistemin yüzümüze vurduğu tokattan daha hafif kalıyor.

Ama bilirim ki... Bu şehir çocukların gülüşleriyle ayağa kalkacak. Okul bahçelerinde seksek oynayan minik ayaklar, yarının Adıyaman'ını inşa edecek. Belki bir nesil kaybettik ama bir millet kazandık. Şimdi her sabah, yarısı yıkık duvarların ardından doğan güneş, bize yeniden başlamanın müjdesini veriyor.

Ey mazlum şehir! Sen ki dağların kartalıydın, şimdi enkazın altında kanat çırpıyorsun. Ama bil ki, her çığlığın tarihe kazınacak. Her gözyaşın, bu topraklara düşen bereketli yağmur olacak. Unutma Adıyaman; senin acın hepimizin, senin direnişin hepimizin...

Geçmiş olsun ey cesur şehir! Senin küllerinden doğuşun, hepimizin yeniden dirilişi olacak...