Mahalleleri, özellikle tarihi mekânları ziyaret eder, buralardaki insanlarla oturmayı, sohbet etmeyi, çay içmeyi severim, ama depremden sonra bu hevesim kalmadı
Herkesin evi ayrı. sofrası ayrı. Anne, baba, dede, nine, dayı, ayrı evlerde yaşıyorlar ve kuzenler birbirlerini ya tanımıyor ya da çok çok sonra tanışıyorlar.
Nemrut. İki bin yılı iki bin metreye taşıyan efsane. Gökten taş yağmış… Mermer lahitler… Mermer dağ... Altında ne var? Kim var? Niçin burada? Ve niçin Nemrut?
Ziyaretlerden aklıma gelenler Abuzer Gaffari, Mahmut El-Ensari, Abdurrahmani Erzincani, Abdul Musa, Abuzer Baba, Zeynel Abidin, Hacı Yusuf, Safvan Bin Muattal
Yaklaşık on ay TRT, Olgunlaşma Enstitüsü, Dil-Tarih-Coğrafya Fakültesi, Sıhhiye Köprüsü, Hitit Güneşi, oradan Karanfil Sokağa, Arı Dershanesine gittim geldim.
Haklıydı. Sırtlan, kurt görmemiştim, ama diğerlerini görmüştüm. Özellikle domuz... Sürüyle dolaşıyorlardı. Dağ keçileri de vardı. Tavşanları, tilkileri saymıyorum
İşlerini her türlü engellemelere rağmen doğru yapan, faydalı olan, karşılığında hiçbir menfaat beklemeyenler her türlü takdiri de övgüyü de hak ederler.
Ben nereden bileyim hangi ay hangi mevsim? Neme gerek aylar, saatler. Hangi gün kısa hangisi uzun bana ne. Bilsem ne olacak? Neme yarayacak?
Daha önce hiçbir yerde karşılaşmadığım bu adam, bunlardan birisiydi işte. Rahat davranışları, kendine yeten dünyası ile bana inanılmaz bir enerji veriyordu.
Geçen gün işimin olduğu bir kamu kurumuna gittim. Birkaç dakikalık işim vardı, ama bir saat beklemem gerekiyordu. Boş bulduğum sandalyelerden birine oturdum
Bu bağlantı sizi https://www.gapolaygazetesi.com dışındaki bir siteye yönlendiriyor.