Ölümünün 3. Yıldönümünde
ÜÇ KURŞUN, BİR BAŞBUĞ
VE HÜSEYİN KANBUROĞLU
Kahramanlar zor günlerde doğar ve milletin kem talihini kırarlar.
Hüseyin Kanburoğlu Rize'de doğdu...Rize Ülkü Ocakları ve Ülkü-Bir'in mimarlarındandı. Her Karadenizli gibi silahı severdi...Silah, şıvgacık dal boyuna da ne güzel yakışırdı... Karadeniz'in hırçın dalgaları sahildeki kayaları döverken girdiği çatışmalarda Hüseyin de besmele ile basardı tetiğe. Çünkü o siyaset arenasının rantçısı değil, zor günlerin deli yüreğiydi.
Seksenlerin ortasında Ankara Milli Eğitim Md. Yrd. görevinde iken ziyaretine gitmiştim. Arkasında Atatürk'ün, karşısında ise Başbuğ'un resmi asılıydı...Ve yanında çerçeve içindeki çuhaya raptedilmiş üç eğri büğrü metal parçası.
"Bu ne Hüseyin?" diye sordum bilmezlikle.
"Bir çatışmada yediğim, vücudumda çıkartılan üç kurşun" dedi.
Aman Allahım!.. Bu ne etkileyici bir çerçeveydi öyle!.. Ülkücülerin kıyameti derlenip toplanıp o çerçeveye girmişti sanki.
Mamak'tan tahliyesi sonrasında Rahmetli Başbuğ Hüseyin'in ziyaretine gider... Hüseyin koltuğuna Başbuğu oturtunca tam karşısındaki kendi resmini ve kırmızı çuhadaki kurşunlar dikkatini çeker Başbuğ'un.
"Burası bir devlet dairesi evladım!.. Kaldır bunları, benim için sıkıntı yaşamanı istemem" der.
"Hayır Başbuğum, sizin için gelecek her cefa başım üzre kabuldür. Ayrıca ben pazarlığımı baştan yaptım, Odamda asılacak resminizi ve bu üç kurşunu da söyledim. Onlar da 'kabul' dediler, işlerine gelirse..."
Üç kurşun ve Başbuğ'un resmi Ankara Milli Eğitim Müdürlüğünden hiçbir zaman inmedi.
***
Biricik oğlunu daha 14 yaşında, evde silah ile oynarken bir kaza kurşunu ile kaybetmişti. Bu acıdan sonra Rize'nin deli yüreği dünyadan el etek çekip içine kapanmıştı. Artık o Dünya çilehanesinin bir dervişi olmuştu.
Silifke'de yazlık komşumdu. Gurup vakti Akdeniz'in kızıl sularına bakarken çoğu zaman yetmişli yıllara demir atardık. Hesapsız kitapsız, çıkarsız o samimi yılların mücadelesi içimizde buruk bir tad bırakırdı. Vücudumuzdan çıkan kurşunların bile bir hazzı vardı.
***
Duydum ki dünya misafirliğini tamamlayıp ebedi aleme göçmüşsün Hüseyin gardaşım!..8 Şubat cuma günü Karşıyaka Mezarlığı Camisinin musalla taşında ziyaretine geleceğim...
Namazdan önce "Er kişi niyetine!" diyecek İmam...
O musalla taşı Hüseyin Kanburoğlu gibi bir er kişi gördü mü acep?..
Hey bre yiğidim!...
O dalyan boyunu göremeyeceğiz artık!...