Türkler İslamiyeti kabul ettiği günden bu yana Araplaşmadan da iyi bir Müslüman olunacağının yolunu bulamadılar; Farslar buldu ve Araplaşmadılar.

Türkiye'de Türk kimliğinin önündeki en büyük engel Arap kültürü yayılmacılığıdır. Bu yayılma en çok din ve dil üzerinden kendine yol bulmuştur.

Türkler İslamiyeti kabul ettiği günden bu yana Araplaşmadan da iyi bir Müslüman olunacağının yolunu bulamadılar; Farslar buldu ve Araplaşmadılar.

Farslar İslami terimlerin bile Arapçasını kullanmadılar.

Namaz, Arapça değil, Farsça…

Oruç, Arapça değil, Fars­ça…

Abdest, Arapça değil, Farsça…

Peygamber, Arapça değil, Farsça…

Müslüman, Arapça değil, Farsça…

Ve daha yüzlercesi...

Arap kültürü yayılmacılığı Arapça üzerinden Türk coğrafyasında yayılma kanalları buldu. Cumhuriyet döneminde "Türk Milliyetçiliği" ülküsünü dillendiren dilciler, düşünürler "Kuşaklar arasındaki köprüleri yıkamayız" gibi haklı görünen gerekçelerle Arap kültür yayılmacılığını (emperyalizmini) koruma altına aldılar.

Gençlik yıllarımda, Türk adlarının bırakılıp Arap adlarına yönelişi eleştiren milliyetçi bir kalem göremedim ben. Ama 60'lı, 70'li, 80'li yıllarda Türk Milliyetçilerinin Arapça sözcüklere "bodyguard"lık yaptığı yazılar ve kitaplar da yazdılar. O kitapların etkisi ne yazık ki Ülkücülerin beynine örümcek ağı gibi yapışmıştır.

Müsamaha yerine "hoşgörü" diyemiyorsanız,

Müsabaka yerine "yarışma" diyemiyorsanız,

Müsademe yerine "çatışma" diyemiyorsanız,

Müstemleke yerine "sömürge" diyemiyorsanız,

İstikşafi yerine "öngörüşme" diyemiyorsanız,

Mevzu yerine "konu" diyemiyorsanız,

Mevzu bahis yerine "söz konusu" diyemiyorsanız,

Siz Araplaşmış bir Türksünüz.

Türkçeyi yabancı diller boyunduruğundan kurtarmayı ülkü edinmeyen ülkücülük, Türkçülük, milliyetçilik elekle su taşımaktır.

Unutmayalım, konuştuğumuz Türkçe kadar Türküz.

Alper Aksoy