8 Mart 1857 de, New York kentinde 40.000 dokuma işçisi, daha iyi çalışma koşulları talebiyle tekstil fabrikasında greve başladı ve polis işçilere saldırdı.

SİZ BUGÜN ÇİÇEK KABUL ETMEYİNİZ!

Sizin içinizdeki gülleri soldurmuş adamları bir günde olsa huzura erdirmeyiniz.

Sarıl sıkı sıkı içinde takım elbise giymiş, adamdan güçlü kadınlığınıza...

8 Mart 1857 tarihinde, New York kentinde 40.000 dokuma işçisi, daha iyi çalışma koşulları talebiyle tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polis işçilere saldırdı ve onları fabrikaya kilitledi. Çıkan yangında, kurulan barikatlar yüzünden kaçamayan 129 kadın işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 10.000’den fazla kişi katıldı.

Bugün, tüm dünyada 8 Mart “Dünya Kadınlar Günü” olarak anılmaktadır. Ancak ülkemizde bazen bir kutlama havasına bürünmektedir, ne yazık ki...

Oysa bu günün varlık sebebi bir dramdır. Talihsiz bir geçmişi vardır ve biz bu günü anacağımıza, kutluyoruz! Pardon, kim olarak? Hangi cesaretle? Hangi güçle? Hangi kimliğimiz ve kadınlığımızla?

Hepimiz bu toplumda değersiz kılındık, aşağılandık, şiddet gördük. Sözlü ve bedensel tacize uğradık. Eşlerimizden, sevgililerimizden, erkek arkadaşlarımızdan ve hatta bizi tanımayanlardan bile yaftalar yedik. Bir de onların bu günü utanmadan kutlamasına izin veriyoruz. Arsızca karanfil uzatanlara söyleyecek sözümüz var! (Sözüm elbette güzel adamlara değil!)

Küfürü, şiddeti, tacizi, aşağılamayı diline ve yüreğine pelesenk etmiş, kendini insan zanneden yaratıklarla aynı dünyada yaşamak zorunda bırakıldık. Bizi değersiz kılan her şey, her kelime, her hareket şiddetin ta kendisidir! Küfür, hakaret, sözlü taciz ve fiziksel şiddet aynıdır. Ve en ağır olanı, kadınları hayattan koparan ölüm bile şiddetin en karanlık biçimidir.

Anmıyorum ve kutlamıyorum.

Kadın olarak hissettirilmediğim, değer görmediğim bir toplumda, sadece bir güne sığdırılmış bir kadınlar gününü kabul etmiyorum.

Baskıyla, korkuyla, geri kafalı düşüncelerle susturulmuş kadınların bir günü olmaz, olamaz ve olmamalıdır!

Kıymet Şahin

08 Mart 2025