Uzun zamandır milliyetçilik ve de özellikle Türk Milliyetçiliği üzerine hararetli tartışmalar sürüyor. “Türk Milliyetçiliği” denilince ben ne anlıyorum, önce onu söyleyeyim.
Malum Don Kişot, İspanyol şair ve romancı Miguel de Cervantes'in kendi dilinde yazdığı romanın ve o romanın kahramanının adıdır.
Türk Milleti, yüzyıllar boyunca göz göre göre aynen bugün olduğu gibi defaatle batağa saplanmış, batakdan ancak canla malla bedel ödeyerek kurtulmuştur
Yoksulluk diz boyu (Bu sorun halâ devam ediyor)...Bunu Soma ve Ermenek’teki maden kazalarında bir kez daha gördük. İnsanlar üç kuruş için canlı mezara giriyor
İngiltere, hedeflerini yakalayabilmek için, işbirliğine adamlar ararlar bulurlarsa etkin olurlar, bulamazlarsa bir Mustafa Kemal çıkar, Serv’i de tanımaz
Diken üzerinde oturuyoruz ve türlü tedbirler almaya çalışıyoruz! Ancak depremlere karşı yeterli tedbir aldığımızı da söyleyemeyiz...
Savaş yapmayı bilip sorunları ortadan kaldırmayı başaramayan bir millet olarak yine tarih içinde bir çok kez olduğu gibi savaşın eşiğindeyiz...
Buna karşılık Türk Milleti mutlaka çareler üretmelidir. Demokrasi ve hukuk sınırları içinde kalınarak, Türk Milletini iktidar yapmaktır. Bu nasıl olacaktır?
Merakımızı celbeden husus iktidarın yerine geleceğini iddia edenlerin ülkemizin içinde bulunduğu ağır ekonomik sorunlara karşı ne gibi çözümler üreteceğidir.
Fetih kutlamaları çok eleştirdikleri Atatürk Cumhuriyeti döneminde akıl edilmiş ve Türklerin hafızasına yeniden sokulmuştur. Osmanlıda fetih Kutlaması olmadı.
Bu bağlantı sizi https://www.gapolaygazetesi.com dışındaki bir siteye yönlendiriyor.