Bölücü kürtçü hareketin Türkiye Cumhuriyeti Devletinden ve Türk milletinden istediklerini “silahlı” ya da “silahsız”
SİLAHLI YA DA SİLAHSIZ FARKETMEZ !
Bölücü kürtçü hareketin Türkiye Cumhuriyeti Devletinden ve Türk milletinden istediklerini “silahlı” ya da “silahsız” istemeleri arasında Türk milliyetçileri açısından hiç bir fark yoktur !
Emperyalist destekli bölücü kürtçü terörist çetenin silah bırakması ya da bırakmaması ihanetin esasına yönelik bir husus olmayıp sadece usul yönünden taktiksel bir yeniden pozisyon almaktır.
Alfabede kullanmadıkları harf bırakmasalarda ve ne kadar isim değiştirseler de ve dünyanın hangi ülkesinde hangi emperyal destekle salyalarını kussalarda bölücü kürtçü hareket asla hedeflerine ulaşamayacaktır.
1-) Türkiye Cumhuriyeti Devleti üniter ve “milli bir devlettir”.
2-) Resmi dili Türkçedir ve asla ikinci resmi bir dili olmayacaktır.
3-) Türk milletinin vatan toprakları bir bütündür ve asla bölünemez.
Bu vazgeçilemez ve değiştirilemez ilkelerin koruyucusu Türk milletinin egemenliğini emanet ettiği TBMM’dir.
Türk milleti egemenlik haklarını ve devletini TBMM’sine vekaleten teslim etmiştir.
Her vekil, “şeref ve haysiyeti” üzerine yemin etmiştir.
Türk milletinin verdiği vekâleti bir başka emperyal ülkenin çıkarları için onların desteklediği bölücü terör örgütünün isteği ve amaçları için kullanmaları asla “siyasi bir tercih ve politik görüş” olarak kabul edilemez.
Bu verilen vekâletin sınırlarını aşmaktır !
Türk milletinin verdiği vekâlete satılmıştık sıfatı ile ihanet etmektir.
TBMM’de bölücü terörist örgütün emperyal desteği ve işbirliği ile birlikte on yıllardır istediği taleplerine “evet” demek parti değiştirme yüzsüzlüğüne ve seviyesizliğine benzemez.
“Biz parmak kaldırdık oldu bitti” diyemezsiniz!
Türkiye Cumhuriyetinin ilelebet varlığını yani yaşam hakkını tehlikeye düşürecek bir kararı verme hakkına ve vekâletine asla sahip değilsiniz.
Sizin tek tek ya da partiler halinde ikna edilmeniz ya da “müstevlilerin çıkarları ile şahsi emellerinizi tevhid etmeniz” ile alacağınız karar, başta Türk gençliği olmak üzere Türk milletinin asla kabul edeceği bir karar olmayacaktır.
Sizin göreviniz ve vekâletiniz Türk devletini güçlü, Türk milletini huzur ve güvenlik içinde tam bağımsızlığını koruyarak zengin ve müreffeh kılmak için çalışmaktır.
Çoluk çocuğunuz dahil bilin ki iki nesil sokağa çıkamazsınız !
Bu millet sizin ve neslinizin yüzlerine tükürür.
Tabi bu vekâlete ihanet etmeniz için önce tüm vatanı “parlementoya” çevirmeye yemin etmiş olan başta Zafer Patisin’de saf tutmuş Türk milliyetçileri olmak üzere diğer milliyetçi partilerdeki vatanseverlerin çelikleşmiş iradeleri ile önünüze çekecekleri kale duvarlarını aşmanız gerekecektir.
Köprüden önceki son çıkış TBMM’dir.
O zamana kadar taraflar ister içeride ister dışarıda bol bol elense çekmeye devam etsinler bakalım.
Fakat her şey bitti dendiğinde “topuk kesen” ve düşmanının göğsüme oturarak yedi düvele yüz yıl önce olduğu gibi temenna çekecek olan da hiç şüphesiz Türk milletinin bizzat kendisi olacaktır.
Hakkı Şafak Ses