79 senesinin yaz ayı. Sümerevler’de oturuyoruz. Liseyi bitirdiğim sene. Dedemin parasını vererek aldığım bağlamayı yeni yeni öğreniyorum

79 senesinin yaz ayı. Sümerevler’de oturuyoruz. Liseyi bitirdiğim sene. Dedemin parasını vererek aldığım bağlamayı yeni yeni öğreniyorum (Gerçi öyle kaldı. Bir türlü ilerletemedim). 

Bir gün yine evde tek başınayım. Odama çekilmiş, Mahsuni Şerif’in türkülerini öğrenmeye çalışıyorum. 
Birden kulağıma bir çocuk sesi geldi. 
Çocuk sanatçıların ses getirdiği yıllar… Tiz ve kusursuz bir ses… Evimizin tam karşısında Ellinci Yıl İlkokulu var. Ses okulun bahçesinden geliyor. 
Dışarı çıktım, sesi dinledim. 
Çocuk tanıdıktı. Aynı mahallede, kardeşlerimle aynı okula giden çocuk… 
El ettim çağırdım. 
Benim çalabildiğim bir türküyü bilip bilmediğini sordum. Yarım da olsa ben çaldım o söyledi. 
Yıllar sonra sosyal medyada paylaştı. Ben de buradan öğrendim. 
“İlk enstrümanı bana Suat ağabey çaldı bana,” dedi.
Rahmetli Hasan Duymaz'ın ilgilendiğini, müziği sevmesi ve geliştirmesi için elinden geleni yaptığını duymuştum.

Hasan Duymaz da kıymeti bilinmemiş bir ustaydı. Ustamızdı...
Rahmet olsun... 

Acemiliğimle eşlik ettiğim Sevgili Mustafa Bulut’u dün akşam kaybettik.
Haraketli ve o bir kadar da çileli geçen ömründe toplumsal olaylara olan duyarlılığından hiçbir şey kaybetmedi Sevgili Mustafa.
Mahsuni’den çaldı… Ahmet Kaya’dan çaldı… Itri’den, Dede Efendi’den çaldı, söyledi.
O çaldı, başkaları söyledi.
Adıyaman Musiki Cemiyetinde Sevgili İrfan Turan’la yıllarca çaldı, söyledi.

En son, bana anlatmak istediklerim var demişti, yazmam için, ama ömrü vefa etmedi.
Hastalandı… Ameliyat oldu… İyileştim, dedi, gene çaldı, gene söyledi.

Kıymeti bilinmemiş bir ustaydı o.
Emeklilikten sonra sahiplenebilseydik, kötü alışkanlıklara kapılmış bir çok gencimizi çekip alırdık sokaklardan.
Olmadı… Yapamadık… 

Keman, bağlama ve üflemeli sazları iyi derecede çalıyordu.
Güzel sesi vardı. 
Bunun yanında mahallesini, insanını, müziği, nezaketi sohbeti severdi.
İçine doğduğu toprakların insanı acıtan nesi varsa ilgilenirdi. 

Emeklilikten sonra yer açtı, ancak uzun sürmedi. 
“İşler kötü, gideceğim ağabey,” dedi ve gitti.
Terk etti Adıyaman’ı.
Şimdi temelli gitti.
Bugün geri geliyor…
Ebediyen istirahat için…

Yolun açık olsun.
Rahmetle güzel insan... Emekçi çocuk… Nazik insan… Hamarat oğlan…

Başımız sağ olsun.
Ailesine ve sevenlerine sabırlar diliyorum.