Kenarından kıyısından bir şekilde İslam’la irtibatlı olanlar, en azından İslam diniyle aralarına mesafe koymayanlar bilir; dinin emir ve yasaklarını inkâr etmeyip ihlal edenler günahkardır, tövbe etmeleri için kendilerine her zaman bir imkan tanınır.

Ama dinin emir ve yasaklarına uyduğu halde onları küçümseyip inkâr edenlerin ve dini kendi çıkarları doğrultusunda yorumlayanların durumu aynı değildir; halleri dumandır…

Bunları bilmek için âlim olmaya, fetva makamında bulunmaya, Kuran’ı Kerim’i beş kere hıfzetmeye defalarca hacca gitmeye gerek yok. İlim, irfan, tahsil de gerekmiyor bunları bilmek için…

Yasaları en iyi bilenlerin yasaları en kolay ihlal ettiği gibi, dini de en iyi bilenler en kolay şekilde kullanıyor ne yazık ki. Hem de her defasında işlerine geldiği bir şekilde… Birileri bu durumdan nemalanmasın diye olup bitenlere göz yummak, birilerini değil, bizi ziyana uğratır.

Hiçbir günah, bir başkasının günahıyla temize çıkarılamaz. Hiçbir kötülük bir başkasının daha büyük bir kötülük işlemesiyle iyiliğe dönüştürülemez. Hiçbir haram, bir başkasının daha büyük bir haram işlemesiyle sevaba çevrilemez.

Herkes dini kendince yorumlayabilir, işine geldiği şekilde kullanabilir ama bu dinin gerçekten o tür kepazeliklere cevaz verdiği anlamına gelmez.

Siz kafanızı kuma gömüp, dininizi başkalarına karşı zulüm kılıcı olarak kullananların arkasında sektirmeye devam etseniz de, bilin ki o din her şeyden önce yaptıklarınızın hesabını sizden soracaktır.

Bu başkalarına karşı mızraklarımızın ucuna takıp kullandığımız din, nasıl oluyor da hırsızlığa, yolsuzluğa, haksızlığa, zinaya, rüşvete, faize, tefeciliğe karşı bir şey demiyor, nasıl oluyor da bütün bunlara yol veriyor, o yoldan gidenlerin yoluna baş koymanızı emrediyor, onu izah edin isterseniz…

Bu dilediğinizi yapmaktan sizi alıkoymayan ve her yaptığınıza uygun hale gelen din, nasıl bir dindir ki, her defasında sizden başka herkesi yoldan çıkarıp koyulduğunuz her yolu hak yol haline getirebiliyor? 

Nasıl oluyor da işlediğiniz tüm günahlara örtü olabiliyor? Bu nasıl bir dindir ki, tüm kullanım haklarını tepe tepe kullanasınız diye emrinize amade edebiliyor? Bu nasıl bir dindir ki kuralları sadece ve sadece sizin gibi düşünmeyenler için geçerli hale gelebiliyor?

Din size dini nasıl kullanacağınızı değil, onu nasıl yaşayacağınızı söyler. Din kendisini bilenleri değil, yaşayanları kurtarır.

Bu toplum dinini, dini kullananlardan ve iktidara giden yolda her şeyi mübah görenlerden öğrenecek değil. Bu toplum dinini, bu ülkede olup bitenler kendilerinin ya da sevdiklerinin başına bir şey gelmeyinceye kadar haktan, hukuktan, adaletten nasibini alamayanlardan öğrenecek değil. Bu toplum vicdanını şeytana satmış her şeyi ederi üzerinden hesaplayanlardan öğrenecek değil. Bu toplum dinini sermaye olarak kullananlardan her tökezlediğinde tekrar tekrar dine sarılan, düzlüğe çıktığında dini bir zulüm kılıcı olarak kullananlardan öğrenecek değil. Öyle olsa hepimizin kendince kullanıp yediği işi bitince de artan kısmını buruşturup çöpe attığı bir dini olurdu. Sizin böyle bir dininiz varsa bile o din bizim dinimiz değil.

Nisan / 2015