İlçenin tam ortasından akarsu akar; Uludere… Bir de dinlenme ve tesislerin yapıldığı çayı vardır. Dağların arasında, platoların dışında çeşitli yükseklikte yaylalar bulunur

ÇINAR VE AKASYA NIN GÖLGESİNDEKİ İLÇEMİZ HENDEK’İ ’İM..

Hendek’i anlatmaya başladığımda damağımda böğürtlen tadı belirir. İlahi güneşin tatlandırdığı, yağmurların temizlediği ciğerlerim nefes alır; hayal ettiğimde bile… Adapazarı yönünden geldiğinizde, kuzeydeki Çam Dağları’nı ve güneydeki Kerem Ali Dağı’nı çevreleyen koca çınarların ve akasya ağaçlarının gölgesi altında yürürken kalbiniz huzurla dolar. Ormanlar, dev dağlıklar içinde kayı, kestane, dişbudak ve köknar ağaçlarıyla doludur (babam keresteci olduğu için bunlara dair bilgim oldukça fazladır).

İlçenin tam ortasından akarsu akar; Uludere… Bir de dinlenme ve tesislerin yapıldığı çayı vardır. Dağların arasında, platoların dışında çeşitli yükseklikte yaylalar bulunur. Benim yaylamda, Sümbüllü bunlardan biridir. İlçe topraklarının sularını Karasu, Sakarya Irmağı ve onun kolu Mudurnu Çayı toplar.

Türbeler Bizanslardan kalma, Osmanlı fonemine ait kalıntılar pek kalmasa da hanların, hamamların bol olduğu zenginliğimiz buradan gelmektedir. Hendek, adını belki de bu hanlardan almıştır. Eski ismi "Hantek" olup, Kalayık Yolu da eski Bağdat Yolu’dur. Evliya Çelebi, Seyahatnamesi’nde 1800’lü yıllarda 150 hanelik bu sevimli kasabadan bahsetmektedir.

1890 istatistiklerinde hanları, kilisesi ve camisi anlatılmaktadır. 1877-78 Osmanlı-Rus Harbi sırasında göçler önemli bir yer tutmuştur. 1888 muhacir defterinde 2000 Kafkas, 241 Laz, 580 Gürcü ve sayısı belli olmayan Çerkez Abaza göçmeni bölgeye yerleşmiştir. 1890 nüfus sayımında ise 1025 Müslüman, 300 Rum Ortodoks, 1800 Ermeni Gregoryen, 875 Kıpti olmak üzere toplamda 13.000 kişi yaşamaktadır. Nahiye ve köyler de bu sayıya dahildir, o zamanlar Akyazı da Aksaray Köyü de Hendek’e bağlıydı. 1907 yılında belediye kurulmuş ve ilk belediye başkanımız Alabacak Mehmet Ağa’dır.

KIYMET ŞAHİN/2022