Aynı hareketi Fenerbahçe'li bir oyuncu Galatasaraylı bir oyuncuya yapsa da penaltıdır, Galatasaraylı bir oyuncu Beşiktaşlı bir oyuncuya yapsa da penaltıdır
Özellikle kalbi Fenerbahçe nefretiyle kararanlar için yazıyorum.
Bakınız Fener'in futboluna dair tek kelime yazmadım, şöyle iyi oynuyor böyle harikalar yaratıyor demedim.
Çünkü bu akşam söz konusu olan ne 5-0 'lık skor, ne de oyun.
Maç berabere de bitebilirdi, Fener yeniledebilirdi, bunlar futbolun kuralları içerisinde yadırganacak sonuçlar değil.
Ostervolde'ye ceza sahası içinde yapılan hareketin sana göresi bana göresi olmayan, Dünyanın her yerinde tartışmasız penaltı verilecek bir pozisyon olduğunu yazdım.
Aynı hareketi Fenerbahçe'li bir oyuncu Galatasaraylı bir oyuncuya yapsa da penaltıdır, Galatasaraylı bir oyuncu Beşiktaşlı bir oyuncuya yapsa da penaltıdır. Değilse penaltı diye bir şey yok demektir futbol kurallarında.
Fenerbahçe nefretinden kalbi kararıp vicdanı körelenler her şeye Fenerbahçe nefreti üzerinden bakıyor.
Söz konusu olan sadece futbol değildir burada.
Futbolda hangi takıma ya da oyuncuya yapılan bir haksızlığı içinize sindirir hatta savunmaya kalkarsanız kararan vicdanınızla baş başa kalırsınız.
Galatasaray-Beşiktaş ya da Trabzonspor aleyhine çalınan haksız hakem düdüklerini belki Fenerbahçe'ye yapılan gibi dillendirmiyorum ama en azından o yanlışı savunmuyorum.
Birebir sohbetlerimizde diğer takımlara yapılan yanlışları da aynen Fenerbahçe'ye yapılmış gibi dile getiriyorum.
Kuraldışılığa hukuksuzluğa, haksızlığa tahammülü olmayan biri olarak sırf Fenerbahçe söz konusu diye yazmış olduğum birkaç cümleyi neresinden anlayacağına karar veremeyen birilerinin basmakalıp cümlelerle getirdiği eleştiriler aslında onların toplumda yaşanan hukuksuzluklara nasıl bir tepki gösterdiğinin de bariz bir göstergesi olarak duruyor burada.
Oyun kuralları dışında kasıtlı bir yönetimi maruz göstermeye çalışanlar toplumda yaşanan bunca haksızlığın hukuksuzluğun müsebbibi olduklarının dahi farkında değiller.
Canları yanınca feveran eden, başkaları yakılınca düğün dernek kuran fanatiklerin farkında olmadığı bir şey varsa o da bugün toplumsal olarak yaşadığımız her türlü haksızlıkta paylarına bir şey düştüğüdür...
Fenerbahçe nefretinin bakargörmez haline getirdiği vicdanları kararmış bir güruhun ayrıca bir de kalkıp ahlaktan etikten haktan hukuktan adaletten bahsetmesi riyakarlıklarının dışa vurumundan başka bir şey değildir.
Basmakalıp, bilindik ezber cümlelerle bir takıma yapılan haksızlığı görmezden gelmek, adalet saraylarında işlenen hukuksuzluk cinayetlerinden farklı bir şey değildir. Hukusuzluk cinayetinin mağduru olan mazlumun kim olduğunu da hiçbir önemi yoktur.
Dünün güneşi ile bugünün çamaşırı bugünün güneşi ile de dünün çamaşırı kurutulamaz.
Falan maçta şöyle oldu filan maçta böyle olmuştu gibi saçmasalak yaklaşımlarla olaylara bakıldığı içindir ki her defasında yapılan bir haksızlığı ya da kuralsızlığı kural haline getirecek bir gerekçe bulabiliyoruz.
Böyle Fenerbahçe söz konusu olduğunda yazmış olduğum yazılar da sadece futbolla ya da Fenerbahçe ile ilgili değildir; aklı, izanı, muhakeme yetisi ve okuduğunu anlayan herkes bunun farkına varır.
Hukuk kurallarının da futbol kurallarının da sınav kurallarının da yarışma kurallarının da mülakat kurallarının da sana göresi bana göresi yoktur; kural kuraldır.
Hoşumuza gitmese de kuraldır, canımızı yaksa da kuraldır, sevincimizi umudumuzu kursağımızda kosa da kuraldır, rakibimizi şampiyon da yapsa kümeden de düşürse kuraldır...
Her ne kadar yasalar, kanunlar, kurallar çiğnenmek için varsa da nasıl ki yasaları, kanunları kuralları çiğneyenler cezalandırılıyorsa futbolda da bir takımın ya da oyuncuların hakkını kuralsızlıkla çiğneyen herkes cezalandırılmalıdır. Bu İster maçı yöneten hakem, ister kenardan yöneten hakem, ister var hakemleri olsun değişmez.
Ne demişti Süleyman Demirel; derin devlet normal devletin raydan çıkmış halidir.
Fenerbahçe önemli olmaksızın hangi takım lehine ya da aleyhine futbolun uygulanmayan kurallarına göz yamulduğunda illegal bir yapı legal hale getirilmiş olur.
Futbola ve takımlara bakış açımız adalet saraylarında sergilenen hukuksuz duruşmalara bakış açımızla aynı olduğu sürece hukuksuzluk çok daha uzun bir süre hükümranlığını devam ettirecek demektir...