Şehir içi trafik yoğunluğuna dâhiyane değil ama diktatörane bir çözüm önerisi buldum.
Malumunuz Adıyaman’da ruhsatlı tek düğün salonu olmadığı gibi sanırım otopark ruhsatı olan tek yer de yok.
Dün otopark olarak kullanılan birçok yer bugün inşaat olmuş durumda.
Bugün otopark olarak kullanılan birçok yer de kısa zamanda inşaat alanı olacak.
Enteresan olan Adıyaman’da bir tek iş merkezinin dahi otoparkının olmadığı.
İş merkezlerinin otoparkı olmadığı gibi hiçbir restaurantın da otoparkı yok.
Türkiye’de Adıyaman dışında tek kapalı otoparkı olmayan il var mı onu da bilmiyorum.
Mevcut kaçak – göçek - geçici otoparkları saymazsak Adıyaman’da hiç otopark yok diyebiliriz.
Hepsi bir yana şehir merkezinde buluna Adıyaman Belediyesinin, Hükumet Konağının, Emniyet Müdürlüğü’nün, Defterdarlığın dahi kendine yetecek otoparkı yok.
Otopark yoksa nüfus yoğunluğuna göre en fazla araca sahip olan Adıyaman’da araçlar nereye park ediyor diyeceksiniz?
Tabi boş buldukları ve sığabildikleri her yere.
Caddelerin darlığı ve araç yoğunluğu göz önünde bulundurulduğunda haliyle her yerin otopark olarak kullanılması ve sürücülere cinnet geçirten trafik çilesi kaçınılmaz oluyor.
Ben de siz de belediye başkanı olsanız hali hazırda otopark yapacak tek yer bulunmuyor.
Otopark yapılabilecek yerler şehir merkezinden 1 ila 3 km uzaklıkta.
Vatandaş zaten 500 mt. yürümeyi göze alsa trafik sorunu yaşanmayacak.
Adam arabasını cıgara paketi gibi yanında taşıyor.
Gölbaşı Caddesinden Harıkçı Caddesine, Harıkçı Caddesinden Atatürk Caddesine, oradan Hükümet Konağına ya da vergi dairesine gittiği her yere aracıyla gidiyor ve her defasında rahatça park edeceği yerler olsun istiyor.
Böyle bir şey mümkün mü? Değil…
Bütün bunlar yetmezmiş gibi her esnaf işyerinin önünü yani caddeyi özel mülkiyeti gibi düşünüyor. Kendisi park etmese bile bir başkası park edince bunu kendisini hakaret olarak görüyor bu yüzden çok kavga çıktığı olmuştur. Adam işyerimin önüne park edemezsin diyor. Resmen caddeyi mülkiyeti gibi görüyor. Buna bir de geceden gelip iş yerinin önüne aracını park eden esnaflar eklenince durum içinden çıkılmaz bir hal alıyor.
Şimdi otopark için düşünülen alternatif yerler şehir merkezine 2 ya da 3 km uzaklıkta olacağına göre, yapılsa bize trafik çilemizi ne kadar azaltacak?
500 metre yürümeye üşenen adam 2 km uzaklıkta yapılacak bir otoparka aracını park eder mi? etmez. Peki adam 500 mt ya da 1 km yürümeyi göze alsa yani aracını cigara paketi gibi yanında taşımasa trafik sorunu kısmen de olsa çözülecek mi? Çözülecek.
Öyleyse otopark yapılması tek başına trafik sorununu çözmeyecek. O zaman yapılması gereken şehir merkezinde park etmeyi tamamen yasaklamak olacak.
Zaten otopark yapılmasının amacı da bu; vatandaşa alternatif sunmak.
Yani ben sana otopark yaptım sen de bundan sonra şehir merkezinde park etmeyeceksin denilecek.
Madem dönüp dolaşıp buraya geleceğiz, yani şehir merkezinden 2 ya da 3 km. ötede otopark yapsak bile kimse yürümeyecek ama biz artık otopark yaptığımız için şehir merkezine park etmeyi yasaklayacağız öyleyse gelin bu işe bugünden başlayalım.
Şimdi tam da bu noktada şehir içi trafik yoğunluğuna bulduğum dâhiyane değil ama diktatörane çözüm şu;
Şehir içi trafik yoğunluğunun çoğunun şehir merkezindeki bankalardan kaynaklandığını biliyoruz.
Yasal olarak bankaları şehir merkezinden çıkarmak mümkün olmadığına göre yapmamız gereken tek şey bankaları şehir merkezinden kendi istekleriyle çıkmalarını sağlamak olacak…
Bunun için yapılması gereken Hükümet konağından Yeşil Camiye, Esensoy Parkından, Mimar Sinan Kültür Parkı ya da Gölbaşı caddesinin sonuna kadar park etmeyi yasaklamak…
Ulus’tan Kuğulu Parka kadar on saniyeliğine dahi olsa park etme şansınız var mı, yok.
Ankara’da ya da bir başka ilde araçlarını otoparka çekenler işlerini görmek için 3 km yol yürüyorlar mı, yürüyorlar.
Öyleyse biz de yürüyeceğiz.
Yani öyle vatandaşın sandığı gibi Sümer Meydanı’na otopark falan yapılmayacak.
Vatandaş, aracını nereye park etmek istiyorsa oraya otopark yapılsın istiyor.
Bu teknik olarak mümkün olmadığı için bunun teknik olarak çözüm yolu da yok.
Şehir merkezinde araçlar park edemeyince vatandaş mecburen bankalarda işini görmek için epey (!) mesafe yürümek zorunda olacak. Ya yürüyecek ya da bankalardan trafik sorunu olmayan yerlerde şube açılmasını isteyecek…
Alternatif güzergâh olmadığından şehir merkezine şehir içi dolmuşların girmemesi konusuna değinmeyeceğim; ama pekâlâ şehir içi taksi dolmuşlarla bu iş çözülebilir.
20 yıl önce böyle düşünüyordum, hala böyle düşünüyorum.
Adıyaman’da otopark yapılacak yer yok.
Adıyaman il olma şansını bugün değil 40 yıl önce kaybetti.
Belediyenin mülkiyetini alıp otopark yapacağı yerler öyle ya da böyle birkaç kilometre yürümeyi gerektirecek. O kadar yol yürünse zaten trafik sorunu olmaz.
Hem otopark yapılıp hem de şehir merkezi otopark olarak kullanılacaksa “mot fırot pekmez kıri” durumuna düşülecek…
Tane tane anlattım; umarım anlatabilmişimdir…
Not: 2015 te yazılmıştır