Tam gitmeyi düşünüyordum ki lisede okuduğunu düşündüğüm bir kızımız geldi, "Kimsesizlik" romanımı aldı, önce kapağına baktı, sonra arka kapak yazısını okudu.
Adana kitap fuarındayız. Yayınevine tahsis edilen mütevazi yerde yazar arkadaşlarla kitap imzalatacak okuyucu bekliyoruz.
Az ileride, karşı stantta hemşehrim Sırrı Özbek Özbek ağabey var. "Namekan" ı yeni yazmış. İmzalatmak için sabırsızlanıyorum.
Tam gitmeyi düşünüyordum ki lisede okuduğunu düşündüğüm bir kızımız geldi, "Kimsesizlik" romanımı aldı, önce kapağına baktı, sonra arka kapak yazısını okudu.
İmzalayatak diye bekliyorum.
Bu arada Adana kitap fuarı doğunun ve güneydoğunun en büyük kitap fuarlarından. Hatta en büyüğü desem yeri. Girişte 500 çıkışta 500 metre kuyruk var. Binlerce giren, binlerce çıkan... İçerisi tıklım tıklım. İnsan kaynıyor.
Neyse, kızımız kitabı iyice incelemiş olacak ki "Siz mi yazdınız?" diye sordu.
Kitap benim önümde olduğu için yazarı olduğumu düşünmüş olmalı.
"Evet," dedim.
"İlginç," dedi.
"Neresi?" dedim.
Arkasını çevirdi.
Arka kapak yazısının sonunda 'Acının insana kattığı değer," yazıyor. Bu cümleyle bitiyor.
"Bir kadını anlatıyor galiba," dedi.
"Evet," dedim. "Sizin yaşlarda bir kızımızın hikayesi."
"Gerçek mi kurgu mu?" diye sordu.
"Gerçek," dedim.
Bu arada gözüm arkadaşlara kaydı. Bizi dinliyorlardı. Kızın duruşu, bakışı, soru sorma şekli son derece bilgeceydi ve oldukça sakindi. Karpuz alacakmış gibi durmuyordu. Sahici bir okurdu ve realistti. Dikkat çekecek kadar vardı yani.
"Aslında yeni ve ilginç bir kitap ve yazar arıyorum. Bildik, tanıdık olsun istemiyorum. Adı bilinmeyen, tanınmamış çok iyi yazarlarımız var," dedi hepimizi süzerek.
"Haklısınız," dedim. "Bununla başlayın isterseniz. Pişman olmazsınız," dedim.
Uzatmayım, konuşma, Rus yazarlardan, Avrupa yazarlarına, oradan Amerika'ya, oradan döndü, Ahmet Hamdi'ye, Yaşar Kemal'e, Orhan Kemal'e, Orhan Pamuk'a, uzadı gitti. Kız o kadar hakim ki konuya, mahcup olmaktan korktum.
Baktım arkadaşların gözü bizde, hayran hayran bakıyorlar.
En son dayanamadım.
"Şu gördüğün kalabalığın tümüne kitap imzalasaydım bu kadar mutlu olmazdım," dedim kıza.
Tebessüm etti. Tekrar ciddileşti. Şımarmadı.
"Kimsesizlik'i imzalamıştım.
"Şuraya telefonunuzu yazar mısınız?" dedi kitabı tekrar uzattı.
"Neden?" dedim.
"Kitabı okuduktan sonra hayal kırıklığımı sizinle paylaşmak istiyorum," dedi.
Bir kat daha mutlu oldum.
Dönmedi.
Aradan geçmiş 10 sene, hala bekliyorum.
Ya beğenmedi, attı bir kenara, yahut okumadı.