Ahlak. Müşteriyi kandırmayı “ticari zeka” olarak adlandırmak, halkı kandırmanın “siyasi zeka” olarak algılanması, bu durumu iyice gözler önüne seriyor.
Zeka mı Ahlak mı:
Toplumların Gerçek İhtiyacı
Sevgili Okuyucularım,
Günümüzde, toplumlar zekanın önemini vurgularken, sıklıkla unutulan bir gerçek var: Ahlak. Müşteriyi kandırma eylemini “ticari zeka” olarak adlandırmak, halkı sürekli kandırmanın “siyasi zeka” olarak algılanması, bu durumu iyice gözler önüne seriyor. Ancak, bu “zekanın” altında yatan gerçek, ahlakın yokluğudur.
Bir ülkenin gelişmişlik seviyesi, yalnızca ekonomik başarılarla ölçülmez. Asıl önemli olan, o ülkenin vatandaşlarının karakter ve ahlak kalitesidir. Ambulansın arkasına takılmak gibi pratik zekayı öne çıkaran eylemler, aslında acil durumlarda hayat kurtaran araçların yolunu tıkamaktan başka bir işe yaramaz. Bu tür pratik zekanın, toplumun genel refahına katkı sağlamak yerine, sadece bireysel çıkarlara odaklanması, uzun vadede toplumun zararına olacaktır.
Spor arenasında hile yaparak kazanmak, “sportif zeka” olarak adlandırılıyor. Ancak, bu sadece sahadaki rekabeti değil, aynı zamanda sporun ruhunu da yok ediyor. Gerçek bir zafer, sadece zeka ve yetenekle değil, ahlaki değerlerle kazanılır. Sporun, gençlere karakter ve dürüstlük kazandırma potansiyeli vardır. Ancak, hile ve dolandırıcılıkla dolu bir ortamda, bu değerlerin yerini sadece kazanma hırsı alır ve sporun toplum üzerindeki olumlu etkisi yok olur.
Kıvrak zeka denilen, niyeti suistimal etme eylemi, toplumda güveni sarsar ve adalet duygusunu zedeler. Bu tür davranışlar, kısa vadeli kazançlar için uzun vadeli güveni tehlikeye atar. Özellikle siyasette ve iş dünyasında görülen bu tür ahlaksız davranışlar, toplumda yaygın bir güvensizlik ve haksızlık duygusu yaratır. Bu da toplumsal huzur ve adaletin sağlanmasını zorlaştırır.
Bir ülkenin zekaya değil, ahlaka ihtiyacı olduğunu anlamak, toplumun temel taşlarından biridir. Zira zeka, ahlaksızlıkla birleştiğinde, sadece yıkıcı sonuçlar doğurur. Ahlak, toplumun temelini oluşturur ve sağlam bir ahlaki yapıya sahip olmayan bir toplum, zekanın getirdiği teknolojik ve ekonomik gelişmelerle bile sürdürülebilir bir başarı elde edemez.
Ülkemizin ve dünyanın geleceğini şekillendiren unsur, sadece teknoloji ve ekonomi değil, aynı zamanda insanların ahlaki değerleri ve karakteridir. İyi bir toplum, zeki bireylerden çok, ahlaki ve vicdanlı insanlardan oluşur. Bu nedenle, gelecek nesillere aktarılacak en değerli miras, sadece zeka değil, ahlaktır. Toplumlar, sadece teknolojik ve ekonomik gelişmelerle değil, aynı zamanda ahlaki değerlerle de ilerleyebilir ve insanlığın daha aydınlık bir geleceğe doğru yol alabilir.
Saygıyla kalın.
21/04/2023
FETHULLAH DOĞALA