Eskiden evlerde pazar gecelerinin başka bir havası vardı, günün telaşını ve yorgunluğunu bir kenara bırakıp ev halkını birleştiren, o unutulmaz “banyo akşamı”
Merhaba Sevgili Okurlar,
Eskiden evlerde pazar gecelerinin başka bir havası vardı. Pazar gününün son saatleri, günün telaşını ve yorgunluğunu bir kenara bırakıp ev halkını birleştiren, o unutulmaz “banyo akşamı”na dönüşürdü. Komşuluk ilişkileri bir kenara bırakılır, o akşam misafirliğe gidilmezdi. Çünkü her evde bir çıpı-çıpı senfonisi başlardı.
Banyonun köşesinde duran o eski kazan, çocukluk anılarımızın gizli kahramanlarından biriydi. Büyüklerimiz sabırla kazanın altına odun dizer, ateşi yakar ve suyu kaynatırdı. Alevlerin sıcaklığı banyoyu sararken, beyaz sabun kokusu usulca evin her köşesine yayılırdı. Su, sabun ve odun kokusunun karışımıyla banyoda bambaşka bir atmosfer oluşurdu. Günümüzün modern duş kabinlerini hiç aratmayan bir sıcaklık ve huzur duygusuydu bu.
Banyoya girmek bir seremoni gibiydi. Kese elden ele dolaşır, herkes sırasını beklerdi. Suyun hafif sıcaklığıyla yıkanırken, annenin elinden gelen o sert keseleme ile adeta yenilenirdik. Kızaran yanaklarımız ve temizlenmiş ruhumuzla banyodan çıkardık. O akşamın beyaz sabun kokusu sadece eve değil, içimize de işlenirdi.
Salonun ortasına serilen büyük havlular, banyodan yeni çıkmış çocukların kahkahalarıyla birleşirdi. Büyükler ise banyodan sonra çayın demini almasını beklerken sohbet ederdi. Pazar geceleri sadece bedenimizin değil, ruhumuzun da temizlendiği o anlar olurdu. Birlikte geçirilen bu sade ama anlamlı zamanlar, aile bağlarını daha da güçlendirirdi.
Çamaşır günleri de unutulmazdı. Merdaneli çamaşır makineleri banyoya taşınır, sabahın erken saatlerinden itibaren su sesleri banyoyu doldururdu. O gün, herkesin bir görevi vardı. Kimisi çamaşırları makineden çıkarır, kimisi ipleri gererdi. Her işte bir dayanışma, bir paylaşım duygusu hâkimdi.
Bugünün hızlı dünyasında, bu anılar artık birer nostalji parçası. Teknolojinin getirdiği kolaylıklarla birlikte, eski ritüellerimizi birer birer kaybettik. Ama pazar gecelerinin beyaz sabun kokusu ve çıpı-çıpı sesleri hâlâ hafızamızda. O günlerdeki sade mutluluğu hatırladıkça, insanın içi sıcacık oluyor.
Belki de geçmişin bu sade ritüellerini hatırlayıp, modern yaşamın koşturmacasında bir an olsun durup huzuru hissetmek gerek. Çünkü eski bir kazan, bir kese ve beyaz sabunun bize öğrettiği bir şey var: Gerçek mutluluk, sade anların içinde gizlidir.
Güzel anılarınızdan hiç kopmamanız dileğiyle, hoşça kalın!
29.ARALIK.2024
KUZEY IRAK ERBİL