15 Ekim 2004 gecesi tanık olduğum ve yaşadığım bir olay.
Bu listede ismi bulunanlar: Türktepe Mahallesi’ nin en yoksulları.
Bu listeye adı ve adresi yazılanlar; Gaziantep’in dibe vurmuşları.
Hayat oyununda varını yoğunu kaybedenleri veya kaybettirilenleri yazılı bu listede...
Adı Mehlika değil ev sahibesinin. Ama biz hep böyle anacağız.
Omuzumu duvara yaslayıp onları izliyorum dalgın gözlerle.
Mehlika hanımın duruşunu gözlemliyorum.
“-Bir çayımı içer misin efendi oğlum?”
Başkan her zamanki tevazuu ile geçip az önce kalktığım yere çömeliyor.
İki kapının arasında kalakalıyorum.
Mehlika Hanım bakışlarını belirsiz bir noktaya dikiyor ve gayet yumuşak bir sesle:
O anda toprak kayıyor ayaklarımın altından.
Başım dönüyor, ter basıyor her yanımı.
Sırtımı duvara dayamasam oraya yığılıp kalacağımı hissediyorum.
Duvar da tutamıyor beni, taşıyamıyor içimde kopan fırtınayı.
Çömelip oturuyorum olduğum yere. Gözlerim doluyor, ayıpsa ayıp, ağlıyorum.
"Şükür, onlarca, yüzlerce, binlerce, milyonlarca kez şükür” diyorum bana bu anı yaşatana...
Kendimi İstanbul Fatihi Mehmed Han kadar şanslı kabul ediyorum.
Yüzyıllar önce Büyük Hakan’ın böyle bir olay yaşadığını yazıyor tarihler.
Ve Mehlika hanımın sözleri yağlı kurşun gibi işliyor beynime.
Nesli tükenmek üzere olan şehir insanının son temsilcileri..