Zeki aynı zamanda da ahlaklı alan uzmanlarını boğmakta ve milli servetimiz olan bu zenginliğimizin, milletin refahı için çalışmasına imkan vermemektedir.

Ülkemizde kronikleşmiş sorunlar yumağı kördüğüm olmuş durumda

Çözüm üretmesi gereken tek kurum siyaset ve çözümü düşünecek ve ortaya koyacak olanlar da siyasetçiler !

Fakat hem yapısal ve hem de insan kalitesi yönünden halkımızın önündeki sorunların esas kaynağı da aslında siyaset kurumları ve mevcut siyasetçiler.

Türkiye aslında eğitimli, liyakatı ve tecrübeli insan sayısı ile çok güçlü bir birikime ve zenginliğe sahip.

Konusunda alan uzmanı teknokrat, bürokrat ve beyaz yakalı insan eksiği olmayan ilk 5 ülke arasında kesinlikle Türkiye’yi sayabiliriz.

Fakat; kalitesizlik, liyakatsızlık, ahlaksızlık, sahtekarlık, çıkarcılık, bilgisizlik, sığlık, yobazlık, hadsizlik, bağnazlık, sonradan görmelik, ukalalık, öngörüsüzlük, cahillik, satılmışlık, ülkenin ve milletin aleyhine kendi makam ve dünyalığı için her türlü işbirlikçilik, aslını, neslini inkar eden seviyesizlik siyaset alanımızda diz boyunu çoktan aşmış boğazımıza kadar çıkmış durumda.

Siyaset alanımız kalitesiz, ehliyetsiz ve liyakatsiz insanları kendine çeken ve yaşatan bir iklime ve ortama sahip.

İçlerinde bu bataklığa rağmen dik durmaya çalışan çok az müstesna isim var.

İşte bu siyasi “bataklık”, Türkiye’nin en kaliteli, ehliyetli, zeki aynı zamanda da ahlaklı alan uzmanlarını boğmakta ve milli servetimiz olan bu zenginliğimizin, milletin refahı ve de mutluluğu için çalışmasına imkan vermemektedir.

Bu sistemin sürmesinin en büyük vebali ve de sorumluluğu da dün ve bugün resmi görevde bulunmuş adalet bürokrasisi yani “hakimlerimiz ve savcılarımızdır !”.

Demokrasimizin ilk iliklenen yanlış düğmesinin en önemli sebebi de, “siyasi partilerin ve siyasi kimliklerin sürekli güç devşirdiği Siyasi Partiler kanunudur.”

Her zaman iktidar gücünü, demokratik ya da demokrasi dışı yollar ile eline geçiren yönetimler; hukuku kendilerine göre şekillendirmiş, anayasa dahil yasaları değiştirmişlerdir.

“Adaleti ve hakkı” öncelemeyen, kendi iktidarlarının ve güçlerinin devamını sağlamak için de siyaset alanını sürekli her kesimden işbirlikçi kimliklerle doldurmuşlardır.

Bu çirkinliğin ve kalitesizliğin ortaya çıkmasının ve oluşmasının en önemli sebebi ise sırtına giydiği cübbenin manevi sorumluluğunu unutan, bu işler olurken tek bir itiraz da bulunmayan, adalet dağıtmakla görevli olan hakim ve savcılarımızın tarihsel sessizliğidir.

Siz hiç darbe dönemlerinde darbecilerin kurduğu darbe mahkemelerinde görev yapmayı reddeten tek bir savcı ve hakim duydunuz mu ya da biliyor musunuz?

1960, 1972, 1980 ve 28 Şubat darbelerine itiraz eden cübbelerini çıkartarak “-gerçek suçlu olan ve yargılanması gereken sizlersiniz .” diyen bir adalet adamı gördünüz mü ya da duydunuz mu?

Demokrasi tarihimiz içinde, içlerinde halka mal olmuş siyasi baskılara direnmiş, ismi destanlaşmış bir adalet adamını bileniniz var mı?

Meslek grubu olarak rejimin, iktidarın ya da gücün meşruluğunu hiç sorgulamadan iktidar güçlerinin taleplerini “gelen ağam giden paşam” diyerek yapmakta beis görmeyen “yüce adalet (!)” temsilcilerine her dönemde sahib olduk.

Özetle Köroğlusu, Dadaloğlusu olmayan bir camia !

Adalete olan güvenin ülkemizde en aşağılarda olmasının en önmeli sebebi sadece siyasi iktidarlar değil; siyasi iktidar hangi renk ve ideolojiden olursa olsun yargı dokunulmazlığı zırhına rağmen iktidarın hışmına uğramamak için ellerindeki kanunları eğip büken idare-i maslahatçı adalet temsilcilerinin ve dağıtıcılarının varlığıdır.

Bir ülkede siyasi sistemin ve siyasi kadroların kalitesi aynen fizikteki bileşik kaplar gibi tüm iktidar icraatlarını ve bu icraatları gerçekleştiren yetkililerin seviyesini de belirler ve eşitler.

Bugün iktidarda olanlardan yarın hesap soracağız diyen siyasi muhalefet kime güveniyor zannediyorsunuz ?

İşte bu bileşik kaplarda seviyesi işaretli mayası bilinen hakimlerin ve savcıların çoğunlukta olmasına !

Sn. Erdoğan’ı şiir okudu diye hapse atan hakim ve savcılar ile Sn. Ümit Özdağ’ı hapse atan hakim ve savcılar aslında aynı konumdalar.

Sadece aralarında tek bir fark var: İktidar farkı !

Hakim ve savcıların cübbelerine görünmez düğmeler dikerseniz tuz kokar !

Hakkı Şafak Ses