Kahvaltıyı Ahmet Hamdi Tanpınar'ın; "Ne içindeyim zamanın / Ne de biz bütün dışında" mısralarıyla kısmen açıklamak mümkün.
Sayın Valimizin Sabah Kahvaltısında Basın Mensuplarıyla Buluşmasından Notlar
Sayın valimizin üslubunu ve olaylara bakış açısını Ahmet Hamdi Tanpınar'ın; "Ne içindeyim zamanın / Ne de biz bütün dışında" mısralarıyla kısmen açıklamak mümkün.
Her şeyi ben bilirim, her şeyin en iyisini ben bilirim anlayışından epey uzak ama bilgi sahibi olduğu konularda sahip olduğu bilgileri aktarmakta epey mahir.
Devletin valisi ama devlet gibi yanlışta ısrar etmiyor. Yapılan hataları kabul etmemek gibi anlayışa sahip değil. Hata yapılan yerlerde hata yapıldığını, yanlış yapılan işlerde yanlış yapıldığını kabul ediyor ama süreç içerisinde aynı hataların ve yanlışların yapılabileceğini de vurguluyor. Yani devletin Valisi olduğunun farkında ama Vali olmanın her şey demek olmadığının da farkında.
Ve bunu kendisi açıkça söylüyor. Yer yer üslubuyla, yer yer açıklamalarıyla, yer yer olaylara yaklaşımıyla kalıplaşmış Devlet mantığıyla hareket ederken, yer yer sıradan bir vatandaş gibi yaşanan süreci bütün çıplaklığıyla dile getirmekten çekinmiyor. Düştüğümüz notlardan Sayın valimiz için neden "ne tam olarak devletin içinde ne de büsbütün dışında" dediğimizi kısmen de olsa anlayacaksınız.
***
Gazeteci, basın mensubu, ya da program yapımcısı soru sormakla mükelleftir, muhatabına sorduğu soruya kafasındaki ya da toplumun beklediği cevabı verdirmekle değil. Soru soran beklediği cevabı almadı diye soru sorulanla tartışmaya girmez.
Bunu kalın harflerle buraya not olarak düşelim, benzeri toplantılarda çokça lazım olacak çünkü.
***
Basın mensupları gücünü kaleminden alır. Kimsenin himayesine ihtiyaçları yoktur. Gücünü kaleminden ve özgür düşüncesinden almayan her basın mensup bir başkasının himayesine muhtaç olmakla kalmayıp aynı zamanda bir başkasının emir ve istekleri doğrultusunda hareket etmek zorundadır. Meslekte yaş, meslekte saygı, meslekte deneyim farklı şeydir abilik taslayıp hamiliğe soyunmak bambaşka bir şeydir.
***
Şimdi notlarımıza geçebiliriz;
***
Halhazırda prefabrik evlerle birlikte 20.000 konteynerimiz var. Örenli Mahallesi'nde yapımına başlanan 2500 konteyner ile birlikte toplam sayı yaklaşık 23.000 olacak.
Geçici yerleşim alanlarında toplam 17.115 aile kalıyor.
Evlerinin statü değişikliğinden (hasar durum değişkenliği) almış oldukları kiradan vazgeçip konteynerlere taşınmak isteyenler var ama sistem buna kapalı. Böyle bir şey kesinlikle olmayacak. Aksi halde yapboz tahtasına döner her şey ve işin içinden çıkılmaz olur.
***
Yurtlar tamamen boşaltıldı. Şu anda kamu kuruluşlarında kalan depremzedelerimiz de yok. 15 - 16 bin öğrencimiz eğitime başlayacak. Barınma sorunları ile ilgili bir sıkıntımız yok hepsinin yeri hazır.
***
Toplu olarak kurulan bütün çadırlar sökülüyor. Şehir merkezinde çadırkent diye bir şey olmayacak. Çadırkentler Urfa yolu üzerinde daha önce de kurulmuş olan kamp alanına taşınacak. Orada bir tek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşımız olmayacak. Orada sadece Suriyeliler kalacak. Çadırkamp bir hafta içinde bitirilecek. Sadece Suriyelilerin kalacağı çadırkampta çadırlarla birlikte kırsala verdiğimiz konteynerler olacak. Banyo tuvalet çamaşır gibi ihtiyaçlar tek tek konteynerlerde değil toplu olarak yapılan yerlerde sağlanacak. Dolayısıyla orada şehir merkezinde yaşanan su ve benzeri sıkıntıların çoğu yaşanmayacak. ( çadır mı düz konteyner mi kurulacak konusunu tam anlayamadığım için ikisini birlikte zikrettim)
***
Evleri ağır hasarlı olan ya da ortada kalan bütün kiracıları konteynerlere taşıyamayız. Karı koca memur olanlar var mesela bunlar kirada oturabilirler. Kirada oturan kendi personelimiz konteynerlere taşımak istiyor onların da taleplerini karşılayamıyoruz. Listemizde 8000 konteyner başvurusu var. Bizim bütün talepleri karşılamamız mümkün değil. Bunların içinde gerçekten çok zor durumda olanlara yardımcı olmaya çalışacağız.
***
Evleri az hasarlı olduğu hatta kısmen evlerde kısmen konteynerlerde kalanların kaldığı konteynerlere sayaç takamayız. Had safhada elektrik israfının olduğunu biliyoruz. Hatta 24 saat klimayı kapatmayanlar da oluyor. Bunlara bir limit vermeyi düşünüyoruz ama henüz bu yönde aldığımız bir karar yok. Sayaç takarak kimseyi zor durumda bırakmak istemiyoruz. Böyle bir durum daha büyük sorunlar çıkabilir. Durumu suistimal ettiklerini farkındayız ama şimdilik henüz erken olduğundan radikal kararlar almak istemiyoruz.
***
Yeni yapılan prefabrik binada 500 öğrencimiz diş hekimliği okuyacak.
Bazı fakültelerimiz eğitim sezonuna yetiştirilmeye çalışılacak. 1. dönem sıkı bir yoğunlaşma olacak. Bazı dersliklerimizde belki çok daha fazla öğrenci olacak. 1.250 öğrenci kapasiteli yeni bir yurt yapımına başlanacak.
( ağır ve orta hasarlı fakülte binalarının 3 hafta sonra başlayacak eğitim sezonuna hazır olup olmadıkları ile ilgili soruya cevaben)
***
Konteyner kentlerde ve vartana'da kurulan prefabrik evlerde yaşanan su sorunlarını sondajlarla çözmeye çalışıyoruz. Biz olmayınca işler ağır aksak yürüyor ama arada bir uğradığımızda işlerin hızlandığını görebiliyoruz. Dolayısıyla daha sık gitmek zorundayız.
K12 çok zulümlü bir yer. K1 belediyeden alındı. Çukurda kaldığı için su şebekesine çok fazla zarar veriyordu ve sular daha konteynerlere ulaşmadan emiliyordu. Yeni kurulan sondajlarla bu sorunu çözeceğiz.
Yerinde dönüşüm;
Sorun bulvarda. Ada bazlı metrekare küşülecek. En son çare bu. Katlar düşülecek daire küçülecek, aynı daire korunacak. Kabul etmeyenlerin hak sahipliği devlet tarafından alınarak hazineye geçirilecek.
(Sayın valimizin son çare dediği katlar düşülecek daireler küçülecek benim 6 aydır dile getirdiğim ilk çare)
***
Hatay Malatya Maraş'ta Molozların nasıl kaldırıldığını biliyoruz. Ortak WhatsApp grubundan çalışmalarımızı paylaşıyoruz. Hatay'da Mahalle döküm sahaları var. Enkaz kaldırma ve ağır hasarlı binaları yıkma konusunda İstatistiksel olarak diğer deprem illerinden çok daha iyi durumdayız. Ama istatistik her şey değildir, istatistik aynı zamanda bir kandırma aracıdır. Biz olanı söylüyoruz. (Hatay Malatya Kahraman maraş'ta yapılan yıkım ve enkaz kaldırıma çalışmalarıyla ilgili verdiği yüzdeler üzerine.)
***
Yeri de ayrıştırma yasak. Ama buna müsade eden kim? Biziz. Devlet önce müteahhitlerle yerinde ayrıştırma yapabilirsin diye bir sözleşme yapıyor. Sonra bunun yanlış olduğunu görünce müteahhitlerde yerinde ayrıştırma yapamazsın diyor. Müteahhit firma devletin devletin kendisiyle yapmış olduğu sözleşmeye dayanarak ben bu şartlarda çalışamam diyor. Bayrama kadar çalışıyor ve sonra işi bırakıp gidiyor. Nereye gittiğini bilen yok. Sözleşmesini test ettik. Yeni müteahhitlerle yerinde ayrıştırma olmayacak şekilde sözleşmeler imzaladık.
Molozlar temizlenmeden yeni yıkımlar yapılmayacak. Buna rağmen yeni müteahhitlerin de tam olarak sözleşmeye riayet ettiklerini söyleyemeyiz. Devlet vurup kırıp geçemez. Vurup kırmakla bir sonuca da varamaz. Bir 20-30 milyon daha harcayıp enkaz alanlarında İnce iş yapabiliriz. (Molozların tamamen temizlenip yerlerine mıcır dökülmesi) Ama buralara zaten yeni binalar yapılacak. Yerinde dönüşüm başladığı zaman bu molozlar zaten kaldırılacak. Devletin şehir güzel görünsün diye çöpe atılacak 20-30 milyonu yok. ( doğrusu bu molozların tamamen temizlenmesi ve yerine mıcır dökülmesi olayı 20-30 milyona yapılacak bir işse bana pek de mantıklı bir iş gibi gelmedi. 20-30 milyon dediğim günümüz şartlarında 3-5 daire parası bile değil. Yıllarca sürecek bir çileyi bu kadarcık bir para için çekiyor olamayız)
***
Hırsızlığı tamamen önleyemeyiz. Böyle bir şey mümkün değil. Ama oransal olarak diğer deprem illerine nazaran daha iyiyiz. Insanoğlunun olduğu her yerde kuralsızlık olacaktır. Biz de bu kuralsızlığı asgariye indirmek için çalışacağız ama kuralsızlığı bütünüyle önleyemeyiz. Dolayısıyla hırsızlık olayları yaşanmaya devam edecektir. Hırsızlık konusunda da diğer illere göre daha iyiyiz. İstatistikler bunu söylüyor, biz de olanı söylüyoruz. (Tekrar) Ama şunu da biliyoruz ki istatistik bir kandırma aracıdır.
***
Dağda yapımı evam eden TOKİ konutları üzerine; patlamalar devam edecek. (dediği gibi oldu, gün ortasında yapılan patlama tüm şehir ahalisi tarafından duyulmuştur) İşlerin hızlanması ve kalıcı konutların yapılması için patlamalar şart. Kimse bu patlamaların durdurulmasını beklemesin. Konutlar tamamlanıncaya kadar bunu yapmak zorundayız.
***
Su dağıtımına bakanlık tarafından sular içilebilir denilinceye kadar devam edeceğiz. Şu aşamada su dağıtımını durdurmamız söz konusu değil. Bu konuda gerekli her türlü bütçe ayrılmış durumda.
( üstte, molozların neden kaldırılmadığı ile ilgili şehir daha temiz görünsün diye devletin çöpe atılacak 20-30 milyonu yok diyen sayın valimiz burada su maliyetini hesap edecek durumumuz yok diyerek büyük bir çelişkiye düşüyor)
***
Gazetecilere yer tahsisi ve ekonomik olarak desteklenmeleri gerektiği ile ilgili sunulan öneriler ve Sayın valimizin yapmış olduğu açıklamalar toplumu ilgilendiren bir mesele olmadığı için buraya almıyoruz...
***