Mezhep ibadet içindir siyaset için değil. İktidar için savaşmış adamların sorunlarını bugüne taşıyıp Müslümanı kırdırmak düşmanın ekmeğine yağ sürmektir.
Mezhepçilik ve İslam Dünyası
İslam coğrafyası son yüz, yüz elli yıldır beyin tutulması yaşıyor. Batı bilim teknik ve kültürünü almak yerine onun yaşantısını almış. Batı'nın zevk anlayışını kendine şiar edinmiş. Bir maymun gibi Batı ne yapıyorsa onu yapıyor, neyi seviyorsa onu seviyor. Bu yüzden İslam dünyası büyük bir kimlik krizi yaşıyor. Kişilik sorunu yaşıyor. Kimlik ve kişilik olmayınca şahsiyet de olmaz. Şahsiyet olmayınca insan veya toplum kendisi olamaz. Kendine yabancılaşır. Kendiyle barışık olmaz. İslam dünyası yüzyıllardır kendinde değil. Kendi olmayan gerçek anlamda başkası da olamaz. Çift ruhlu bir yaratık gibi ne doğuludur ne batılı! Ne Müslüman'dır ne Hıristiyan. Ne devedir ne kuştur. Bu haliyle Müslümanlar araftadır.
Diğer yandan siyasi hükümranlık bağlamında Müslümanlar dünyanın en ezik, en rezil ve kanı en ucuz millettir. Zavallılar! Dünyanın en büyük yeraltı ve yer üstü zenginliğine sahip oldukları halde dünyanın en fakir ve yoksul hayatını yaşamaktadırlar. Zenginliklerine sahip çıkmaktan acizler. Birbiriyle yiğitçe savaşırken mallarını talan eden düşmanlarından korkmaktadırlar.
Siyasi alanda oyunu Amerika ve Batı kuruyor İslam dünyası ise figüranlık yapıyor. Geçen yüzyılda Batı kendi içinde savaşıp milyonlarca insanın ölmüne neden olmuş, büyük travma ve acılar yaşamıştı. Avrupa bundan büyük bir ders çıkarıp birleşmiş, kendi içindeki kardeş kavgasını bitirmiştir. Avrupa Birliği fikrini kendi içindeki bu savaştan sonra edinmiştir. Ayrıca Amerika ile birlikte hareket ederek daha büyük bir güce dönüşmüştür. Amerika Avrupa'nın ortak çocuğudur. İslam dünyasına karşı her zaman Amerika ile birlikte hareket ederler. Geçen yüzyılda kendi içlerinde yaşadıkları kardeş kavgasını bugün Ortadoğu'ya transfer etmişlerdir. Etnisite ve mezhep üzerinden Müslümanları birbirine düşürmüşlerdir.
Önce İslam dünyası ve Afrika'yı sömürgeleştirmiş, 1970'lerden başlamak üzere ise İslam dünyasında etnisite ve mezhep savaşları başlatmışlardır. Örneğin yıllarca İran ve Irak'ı savaştırmış, el altından iki ülkeye silah satarak savaşın sekiz yıl sürmesini sağlamışlardır. Kazananı olmayan bu savaşta binlerce Müslüman ölmüş, her iki ülke yoksullaşmış ve zayıf düşmüştür. Afganistan, Rus işgaline karşı şanlı mücadele vermiş, ancak savaşın sonunda birlikte savaşan Afganlılar aşiret ve mezhep üzerinden birbirine düşmüştür. Yıllarca birbirini öldüren Afganistan'ı Amerika işgal etmiştir. Bugün dünyanın en yoksul ülkesi olarak ancak yüz yılda ayağa kalkabilir...
Nedense son günlerde kimlik ve mezhep savaşları daha da ateşli bir şekilde canlı tutulmaktadır. Haritaların değiştiği bu süreçte mezhep tartışması Müslümanların hayrına değildir. Türkiye gibi laik bir ülkede dahi mezhep tartışmaları sosyal medyada başını alıp gitmektedir. İsrail'in Gazze'yi yok etmesi konuşulmadığı kadar mezhepçilik konuşuluyor. Tarihte yaşanmış Ali-Muaviye savaşı bugüne taşınmaktadır. Ortadoğu'da Müslümanlar mezhep yüzünden birbirini öldürürken İsrail adım adım, şehir şehir genişliyor. Lübnan'ı Suriye'yi işgal ediyor, Yemeni tehdit edip bombalıyor. Gazze'yi yerle bir edip elli bin müslümanı öldürüyor. Buna rağmen İsrail'e dur diyebilecek tek bir İslam ülkesi yok! Şii'si Sünni'si başını devekuşu misali toprağa gömmüş. Tek söz edemiyor.
Mezhep üzerinden birbirine meydan okuyan cahil kuru yığınlar İsrail'in yaptığı katliamı görmezden geliyor. Ortadoğu'nun baldırı çıplak Yemen'i Amerikan ve İngiliz gemilerini vururken Ortadoğu'nun zengin kralları sıcak yataklarında Amerika ile iş tutuyorlar. Yoksul Yemen Gazze'nin yanında İsrail'e karşı savaşıyor. Benim için Yemen'in Şii'liği Sünni'liğinden daha çok İsrail'e karşı yapmış olduğu savaş önemli. Trajik olan Yemen de kendi içinde mezhep savaşı veriyor. Sünnilerin ardında Suudi Arabistan, Şiilerin ardında İran var... Halbuki birleşseler daha güçlü olacaklar...
Batı senaryosunu yazdığı ortadoğu oyununu zevkle izliyor. Yemen mezhep savaşıyla birbirini yiyor. Sudan, Libya, Irak, Suriye, Lübnan mezhep savaşıyla birbirini öldürüyor. Afganistan ile Pakistan ise yeni bir savaşa hazırlanıyor. Bütün bu savaşlar belli bir üst aklın sonucu kurgulanmış ama gören yok! İbret alan yok! İlginç olan Türkiye gibi laik bir ülkede dahi mezhepçilik sosyal medyada ilk sırayı alıyor. Yorumlar mezhep üzerinden yapılıyor. Oysa Türkiye'de camiler ve cem evleri açık herkes kendi inancını yaşıyor. Suriye devrimi mezhepçilik ile bir yere varmaz. Zaten devrimi yapanlar bunu görüyor ve çok mutedil davranıyorlar. Esad rejimi 60 yıl mezhepçilik yapmasına rağmen yıkılmadı mı? Öyle ise yeni rejim ibret almalıdır.
Arap ülkelerindeki mezhep savaşı üzerinden taraf olanlar var. Zaten Arapların en büyük zaafı aşiret ve mezhep taassubu değil mi? Türkiye'nin İslam anlayışı ehlibeyt sevgisi üzerine inşa edilmiş Hanifiliktir. Ne Emevi ne Farisi İslam'ına benzer. Her ikisini kucaklayan ortayoldur. Sosyal medyada mezhep konusunu kaşıyan paylaşımlar yapılıyor. Kimisi bilerek kimisi bilmeyerek dahil oluyor. Oysa her mezhepçilik paylaşımı toplumu ayrıştırır. Birleştirmez. Türkiye'nin birlik ve beraberliğe kardeşliğe ihtiyacı var. Mezhebi ibadetlerde uygulamak gerekir. Siyasi alanda değil. Ayrıca tarihte iktidar için savaşmış adamların sorunlarını bugüne taşıyıp müslümanı müslümana kırdırmak düşmanın ekmeğine yağ sürmektir.
Paylaşımlara bakıyorum mezhep nedir bilmeyen belki hayatında kendi mezhebi hakkında tek satır okumamış adamlar mezhepçilik yapıyor. Mezhebe ibadetlerde dikkat edilmesi gerekir. Siyasi alanda mezhepçilik yapmak ibadet değil düşmanlık yaratır. Sonra Müslümanların etnisite ve mezhep üzerinden savaşacak zamanları yoktur. Yeni bir medeniyet kurabilmek için ittifak etmeleri gerekir. Birlikte Mevlana'yı Yunus'u, Sadi'yi, Hayyam'ı, Gazzali'yi, İbni Teymiyye'yi, Farabi'yi, İbni Haldun'u, Arabi'yi okumak gerekir. Farklılıkları zenginlik görüp yeni yorumlar yapmak gerekir. Silahla değil kalemle İslam'a hizmet etmek gerekir. Yunus'un sevgisini Hayyam'ın varoluş sancılarını hissetmek gerekir. Mevlana'nın sesine, Sadi'nin şiirlerine kim bigane kalabilir?
Fars, Arap ve Türk sosyal medyasında mezhepçilik üzerinden paylaşımlar yapılıyor. Sanki bir yerden düğmeye basılmış gibi bilen bilmeyen mezhepçilik paylaşımı yapıyor. Suriye'de henüz devrim yerine oturmamış iken, Yemen kendi içinde savaşırken, Lübnan İsrail'e karşı savunmasız iken mezhepçilik de neyin nesi? Müslümanların tek düşmanı var Siyonist İsrail ve Amerika. Siyonist İsrail ve Batı. Çünkü 21. yüzyılda Batı Yahudi-hıristiyan ittifakı kurarak yeni bir Haçlı Savaşı başlatmıştır. Bu savaşın öncü gücü İsrail'dir.
Bugün Müslümanlar Yahudi-Hıristiyan Haçlı savaşına karşı uyanık olmak zorundadır. Yahudi Hristiyan birleşiminden doğmuş yeni bir Haçlı Savaşı tarihteki Haçlı savaşı kadar acımasız. Gazze soykırımı bunun en açık kanıtı. İsrail, Amerika ve Batı adına savaşıyor. Silah ve paralı askeri Amerika veriyor. İngiltere veriyor. Almanya veriyor. Siyonist İsrail topraklarımızı işgal ederken mezhepçilik yapmak İslam'a ihanet etmektir.