Ben okuduğum her roman kahramanıyla birlikte sevdim, seviştim, âşık oldum, kavga ettim, hapis yattım, savaştım, devrimlere katıldım, kiliselerde günah çıkarttım
Hayal ve Hakikat Kahramanları'ndan kısa alıntı.
Roman Kahramanları
Ben okuduğum her roman kahramanıyla birlikte sevdim, seviştim, âşık oldum, kavga ettim, hapis yattım, savaştım, devrimlere katıldım, kiliselerde günah çıkarttım, camilerde dua ettim. Ağladım, güldüm, öfkelendim, sevdim, sevildim. Aslında benim hayatım biraz da roman kahramanlarının hayatı değil mi? Büyük romanların ancak büyük kahramanları olur. Kahramanın büyük olması onun kral, imparator, soylu olması demek değildir. Büyük romanın kahramanı demek, karakterize ettikleri davranışların büyüklüğü demektir.
Zerdüşt isyancı, Don Kişot idealist, Jean Waljean sefil ve tövbekâr, Baba Grandet cimri, Fyodor Karamazov dinsiz ve aşağılık, Raskolnikov katil, Karenina hırslı, Kazanova zampara, Zorba özgürdür. Aslında her bir kahraman, insanın zaaf ve hasletini temsil eder. Temsilleri ne denli gerçekçi ve ne denli hayatın içinde ise okuyucu o denli onlarla özdeşleşir. Bu yüzden gerçek hayatta kimimiz Zerdüşt gibi isyancı olmak ister, kimimiz Fyodor Karamazov gibi olduğumuz için üzülür. Kimimiz baba Grandet gibi cimriliğimizden dolayı yakınır, kimimiz Zorba gibi yenilgilerimizi umursamaz, şehvetli ve yaşam dolu olmak ister.
Ben roman kahramanlarımın tümünü sevdim, çünkü her biri benim ulvi ve süfli yönlerime ayna tutuyor, beni bana gösteriyorlardı. Bir insan kendi kendisiyle hesaplaşmak istiyorsa roman kahramanlarıyla yüzleşsin! Roman kahramanları insanları incitmeden zaaflarını ve erdemlerini gösterir. Kendimizi onda gördüğümüz roman kahramanını severiz, ama zaafımızı ortaya döken kahramana mesafeli dururuz, fakat yine de kendimizi sorgulamaktan kaçamayız. Benim kahramanlarım çoktur. Çünkü roman kahramanlarım bazen özlemini duyduğum bir hayatı bana yaşatmıştır, bazen sahip olamadığım bir kadına ulaştırmış, bazen de incindiğim aşkın acılarını benimle paylaşmıştır. Bu yüzden ben ulvisi ve süflisi bütün kahramanları severim. Hatta zaaflarına yenilen kahramanları daha çok severim. Çünkü onlar daha içtenlikli, daha dürüst, daha hayatın içindendir. Örneğin şehvetine yenilen Kazanova hangi erkeğin ruhundan bir parça iz taşımaz ki? Yahut Baba Grandet’in cimriliğiyle karşılaşmamış olan insan var mıdır? Anna Karanine’nin hırsı hangi kadında yoktur? Hangimizin aklından cinayet işlemek geçmemiştir? Ve hangimiz özenmez ki Zorba’ya?
Ben okuduğum romanlar içinde en çok Dostoyevski’nin kahramanlarını severim. Coşkun ve içtendirler. Dostoyevski'nin kahramanları hep yalvarır. Tanrıya yalvarır, kadına yalvarır. Hem de it gibi yalvarır. Dostoyevski'nin yalvarması karşısında affetmeyecek tanrı, diz çökmeyecek kadın yok gibidir. Onun yalvaran kahramanları gibi olmak isterdim. Çünkü hiçbir gerçek kişilik onun kahramanları kadar güzel ve içten yalvaramaz. Aslında her yalvarmada bir alçaklık vardır ama Dostoyevski’nin kahramanlarının yalvarmaları yüce ve erdemlidir. Hiçbir insanın yalvarmaları Dostoyevski’nin roman kahramanları kadar içten ve coşkulu değildir. Çünkü onun kahramanları acı çekerken de yalvarırken de büyük ve yücedirler. Kadınlara yalvarırken ellerini, ayaklarını öper, parmak uçlarına kadar iner ve gözyaşı döker. Hiçbir erkek fahişe bir kadına bağlanmaz. Ama onun romanlarında fahişe Nataşalara, Sonyalara hayran olursunuz. Hiçbir edebiyat eserinde, hiçbir kutsal metinde fahişeler yücelikle anlatılmaz, ama Dostoyevski’nin romanlarında fahişelere âşık olursunuz. Fahişelerdeki ruhsal soyluluğu görür, onun acı çeken ve yalvaran fahişelerindeki erdeme âşık olursunuz. Dostoyevski bu kahramanları aracılığıyla “önemli olan bedeni soyluluk değil ruhsal soyluluktur”, demek ister. “Bedeni fahişe ruhu rahibe olan kadından değil, bedeni rahibe ruhu fahişe olan kadınlardan korkunuz,” der. Katil Raskolnikov gibi vicdan azabı çeken birine kim kin duyabilir? Yahut onu kim katil olarak görebilir? Dostoyevski bize fahişeleri de katilleri de sevdirir. İnsan oldukları, acı çektikleri ve yalvardıkları için sevdirir. Acı çekenlere acır, yalvaranlara merhamet gösteririz. Bu yüzden onun kahramanları en çok sevdiğimiz kahramanlardır. İçimizin sesidir onun kahramanları…