Sayın bakan belki size anlatırlar. Ne tür sıkıntılar yaşıyorlar bizzat halkın kendisinden dinleyin isterseniz derdim.
Mesela ben bakanın yerinde olsam sayın vekillere, yahu arkadaşlar biz sizinle zaten gün boyu beraberiz, aynı meclisin çatısı altında çalışıyoruz. Dilediğiniz zaman bana ulaşabilir, sorunlarınızı aktarabilirsiniz. Hazır şehrinize gelmişken bırakın şöyle bir halkın arasına karışayım, neler olup bitiyor, ne düşünüyorlar bir öğreneyim derdim.
Mesela ben vekillerin yerinde olsaydım sayın bakanımıza, Sayın Bakanım, biz sizinle zaten dilediğimiz zaman görüşebiliyoruz. Sonuçta aynı siyasi partinin çatısı altında siyaset yapıyoruz. Şehrimizde ilgili sorunları zaman zaman sizinle paylaşıyoruz. Aynı şekilde halkımızla da her türlü görüşüyoruz. Hazır Şehrimize gelmişken şöyle bir yalnız başınıza halkın arasına karışın isterseniz. Bize anlatamadıklarını size anlatırlar belki. Ne tür sorunları var ne tür sıkıntılar yaşıyorlar bizzat halkın kendisinden dinleyin isterseniz derdim.
Hayır yani gerçekten anlamıyorum, her şehrin siyasileri bakanla birlikte gezmek zorunda mı? Bunlar Ankara'da birlikte değiller mi zaten, görüşmüyorlar mı? Bakanla aynı karede olması gerekenler vekiller, siyasiler ya da bürokratlar mı olmalı, yoksa bu şehrin çilesini çeken halk mı? Bakan için her kurumda hazırlanan hizmet içerikli dosyalara, Bakanın kendisi bakıyor ya da inanıyor mu acaba?
Halktan bu kadar habersiz, bu kadar kopuk, bu kadar dış dışa olan bir başka ülkenin bakanları, siyasileri, seçilmişleri, atanmışları var mı gerçekten?
Hazır şehre bir bakan gelmişken etrafının yine kendi parti mensupları tarafından sarılması neyin nesidir arkadaş ya?
Bu, Sayın Bakanımız Sayın vekillerimizle bir araya geldi buluşması mı? Böyle bir buluşma için şehre kadar şehre gelmeye gerek var mıydı?
Hayır yani bu bugünkü bir mesele değil, 40 yıllık, 50 yıllık, 100 yıllık bir mesele belki. Ama böyle gelmiş diye böyle gitmek zorunda değil.
İşte Bütün bunlar bakanın haberi olmadığı için gelmediği randevusundan kaynaklandı. Haberi olsa gelirdi belki. Gelseydi çay ısmarlayacak bir de şehri anahtarıyla birlikte kendilerine teslim edecektim; şehir benimmiş gibi...