Bu savaş, çeşitli yerel ve uluslararası aktörlerin katılımıyla on yıllarca süren bir mücadele olarak devam etmiştir

SEVGİLİ OKURLAR,

Bugün sizlere, insanlık tarihinin en trajik ve karmaşık olaylarından birini, Afganistan iç savaşını ve bu savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan insanların hikayelerini anlatacağım. Bu hikayeler, sadece savaşın değil, aynı zamanda insanlık onurunun ve hayatta kalma mücadelesinin de birer parçasıdır.

Afganistan, modern tarihin en uzun ve en karmaşık iç savaşlarından birine sahne olmuş bir ülkedir. Bu savaş, çeşitli yerel ve uluslararası aktörlerin katılımıyla on yıllarca süren bir mücadele olarak devam etmiştir. Afganistan iç savaşının farklı aşamaları, Taliban’ın ortaya çıkışı, iktidarı ele geçirişi ve yeniden güç kazanışı ile şekillendi. Bu çatışma ve istikrarsızlık, milyonlarca Afgan’ı evlerini terk etmeye zorladı. Türkiye, bu göç dalgasından önemli ölçüde etkilenen ülkelerden biri haline geldi. Türkiye’ye sığınan Afgan mülteciler arasında bazıları, Türk kimliği alarak burada yeni bir hayat kurmaya çalışmaktadır.

AFGANİSTAN İÇ SAVAŞI VE SOVYET İŞGALİ

Afganistan’daki iç savaşın kökenleri, Sovyetler Birliği’nin 1979’da Afganistan’ı işgal etmesine dayanır. Sovyet işgali, Afgan hükümetine destek amacıyla başlatılmış olsa da, yerel mücahit gruplarının sert direnişiyle karşılaştı. Sovyetler Birliği’nin 1989 yılında Afganistan’dan çekilmesi, ülkede bir iktidar boşluğu yarattı ve bu boşluk, farklı mücahit grupları arasında şiddetli çatışmalara yol açtı.

TALİBAN’IN YÜKSELİŞİ VE İKTİDARI 

1994 yılında, Afgan İç Savaşı’nın önde gelen gruplarından biri olarak Taliban sahneye çıktı. Taliban, büyük ölçüde Afganistan’ın doğu ve güneyindeki Peştun bölgelerinde geleneksel İslami okullarda eğitim görmüş öğrencilerden (talebe) oluşmaktaydı. Hareket, Muhammed Ömer liderliğinde hızla yayıldı ve 1996 yılında başkent Kabil’i ele geçirerek Afganistan İslam Emirliği’ni kurdu. Bu dönemde Taliban, şeriatı kendi katı yorumlarına göre uygulayarak ülkenin büyük bir bölümünü kontrol etti.

Taliban rejimi, kadın hakları başta olmak üzere birçok konuda sert kısıtlamalar getirdi. Kadınların okula gitmesi, çalışması ve hatta sağlık hizmeti alması büyük ölçüde kısıtlandı. Taliban’ın uyguladığı sert şeriat kuralları ve insan hakları ihlalleri, uluslararası alanda geniş çapta kınandı.

11 EYLÜL 2001 SALDIRISI VE ABD MÜDAHALESİ

2001 yılında gerçekleşen 11 Eylül saldırılarının ardından, ABD Taliban yönetimini El Kaide’ye ev sahipliği yapmakla suçladı ve Afganistan’a askeri müdahalede bulundu. Aralık 2001’de başlayan Amerikan liderliğindeki Afganistan işgali, Taliban rejiminin devrilmesine yol açtı. Ancak, Taliban direniş hareketi olarak varlığını sürdürdü ve Afganistan’ın kırsal bölgelerinde yeniden örgütlendi.

ABD’NİN ÇEKİLMESİ VE TALİBAN’IN GERİ DÖNÜŞÜ

2020 yılında Trump yönetimi, Taliban ile bir anlaşma imzalayarak 1 Mayıs 2021 itibarıyla tüm Amerikan güçlerinin Afganistan’dan çekileceğini duyurdu. Bu anlaşma, Taliban’ın El Kaide gibi terörist gruplarla bağlarını koparmasını ve şiddeti azaltmasını öngörüyordu. Ancak her iki taraf da anlaşmanın şartlarını tam olarak yerine getirmedi. 15 Ağustos 2021’de Taliban, başkent Kabil’i yeniden ele geçirerek Afganistan yönetimini tekrar ele aldı.

TÜRKİYE’YE GÖÇ VE MÜLTECİ KRİZİ

Afganistan’daki çatışmalar ve istikrarsızlık, milyonlarca insanı evlerini terk etmeye zorladı. Komşu ülkeler İran ve Pakistan yıllardır milyonlarca Afgan mülteciye ev sahipliği yaparken, Türkiye de son yıllarda önemli bir göç rotası haline geldi. Türkiye, coğrafi konumu ve Avrupa’ya açılan kapısı olması nedeniyle Afgan mülteciler için cazip bir hedef haline geldi.

Türkiye’deki Afgan mülteciler genellikle zor koşullar altında yaşam mücadelesi veriyor. Birçoğu kayıt dışı çalışmak zorunda kalıyor ve sağlık, eğitim gibi temel hizmetlere erişimde zorluklar yaşıyor. Ayrıca, Türk toplumunda mültecilere yönelik bazı olumsuz önyargılar ve tepkiler de gözlemleniyor. Türkiye’deki Afgan mültecilerin büyük bir kısmı geçici koruma statüsünde bulunuyor ve bu statü, onlara sınırlı haklar tanıyor.

TÜRK KİMLİĞİ ALAN AFGAN MÜLTECİLER

Bazı Afgan mülteciler, Türkiye’de daha kalıcı bir statü elde edebilmek için Türk kimliği almaya çalışıyor. Türk vatandaşlığına geçiş, belirli şartlar ve prosedürler gerektiriyor. Türk kimliği alabilen mülteciler, yasal olarak çalışabilme, eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlanma gibi birçok haktan faydalanabiliyor. Ancak bu süreç oldukça karmaşık ve zaman alıcı olabiliyor.

Türk vatandaşlığına geçiş süreci, genellikle uzun ve bürokratik engellerle doludur. Mültecilerin vatandaşlık alabilmesi için belirli bir süre Türkiye’de ikamet etmiş olmaları ve bazı durumlarda belirli bir ekonomik yeterliliğe sahip olmaları gerekmektedir. Türk kimliği alan Afgan mülteciler, bu süreç sonunda Türkiye’de daha kalıcı ve güvenli bir yaşam sürme imkanına kavuşmaktadır.

SOSYAL VE EKONOMİK FAYDALARI

Türkiye’deki Afgan mültecilerin varlığı, sosyal ve ekonomik açıdan çeşitli etkiler yaratıyor. Mültecilerin ekonomik faaliyetlere katılımı, bazı sektörlerde işgücü açığını kapatırken, kayıt dışı çalışmanın yaygınlığı nedeniyle bazı olumsuz yan etkiler de ortaya çıkabiliyor. Sosyal açıdan ise, kültürel uyum ve entegrasyon süreçleri önemli zorluklar barındırıyor.

TÜRKİYE’DE SİYASİ BOYUTLARI

Türkiye’nin Afgan mültecilere yönelik politikaları, uluslararası ilişkilerde de önemli bir rol oynuyor. Türkiye, hem AB ile olan göç anlaşmaları çerçevesinde hem de kendi ulusal güvenlik ve dış politika stratejileri doğrultusunda hareket ediyor. Afgan mülteciler meselesi, Türkiye’nin bölgesel ve küresel aktörlerle olan ilişkilerini de şekillendiren bir konu olarak öne çıkıyor.


SONUÇ OLARAK 

Afganistan’daki iç savaşın yarattığı insani kriz, milyonlarca insanı yerinden etti ve Türkiye de bu krizden etkilenen ülkelerden biri oldu. Türkiye’deki Afgan mültecilerin durumu, sosyal, ekonomik ve siyasi boyutlarıyla karmaşık bir tablo sunuyor. Türk kimliği alan mülteciler ise, bu zorlu süreçte daha kalıcı ve güvenli bir yaşam sürme çabası içinde. Türkiye, bu meseleye hem insani hem de stratejik açılardan yaklaşarak dengeyi sağlamaya çalışıyor. Ancak, mülteci krizinin çözümü, Afganistan’da kalıcı barış ve istikrarın sağlanmasına bağlı. Bu da uluslararası toplumun koordineli çabaları ve sürdürülebilir politikaları gerektiriyor.

Kalbimiz, tüm savaş mağdurlarıyla birlikte. Umut ediyoruz ki, bir gün hiçbir insan evini terk etmek zorunda kalmaz.
ALLAH herkese barış içinde yaşayabilir bir hayat nasip etsin AMİN 🤲.🇦🇫🇦🇫🇦🇫

Sevgiyle Ve Barışla Kalın,
FETHULLAH DOĞALA
24 Mayıs 2024
İ S T A N B U L