1946 yılında 2. Dünya harbinin galibi ABD, RUSYA’ya karşı kurduğu siyasi ve askeri paktın (NATO), mihver ülkesi olarak Türkiye’yi planlarına dahil etti.
Stalin’nin, 2. Dünya Harbinin 2. galip ülkesi Rusya olarak, Boğazlarda hak iddası ve Kars, Ardahanı istemesi, Türkiye’nin “Devlet aklını” ABD’nin ve NATO’nun kucağına itti.

CHP bölündü,

DP ( Demokrat Parti ) kuruldu.

DP, ABD desteği ile kuruldu.

Türkiyenin “milli devlet” olma yolunda attığı hamleler ve “milli duruşu” ABD ve “Batı” için rahatsız edici idi.

1957 yılına kadar ABD’nin her isteği yerine getirildi.Türkiye’nin ABD ve Batının “sanayisinin” pazarı olması için gerekli her karar hızla alındı.
“Milli Uçak Sanayi” başta olmak üzere ”silah ve savunma” sanayi ve stratejik yatırımlar yok edildi.
Durduruldu. Önlendi.

Menderes kendisini iktidara getiren gücün halk olduğunu sanarak, ülke kalkınmasında ağır sanayi ve sanayi ara malı üretimi için ABD’nin kendisini oyaladığını anlayınca Rusya’ya yöneldi ve Moskova’ya uçtu.
Aynı ABD bu sefer, “NATO’nun” askeri kanadını kullanarak 1960 İhtilali ile Menderesi uçurdu.

ALPARSLAN TÜRKEŞ, Türk Milliyetçisi bir gurup subay arkadaşı ile birlikte önlenemeyeceğini gördüğü ihtilale, o da son anda, ABD’nin emperyalist çizgisini ve hedeflerini önlemek, durdurmak çabası ile katıldı.
ABD, son anda Türkeş ve arkadaşlarının ihtilal yönetiminde aldığı insiyatiften çok rahatsız olmuştu.
Başbakanlık müsteşarlığı makamına kendini atayan Türkeş ilk olarak Başbakanlıktaki her karar ve kararnameyi inceleme görevi “resmi” olarak verilmiş olan CİA’nın görevlilerini Başbakanlıktan kovmakla işe başladı.

Devlet İstatistik Enstitüsünü , Devlet Planlama Teşkilatını , Atom Araştırmaları Kurumunu, TSE’yi kurdu.

Eylül ayında AP ( Adalet Partisinin ) kuruluş iznini isteyen İzmirden Milliyetçi bir grubun dilekçesini kabul ederek tek imza ile MBK ( Milli Birlik Komitesi) adına Kurucular Kuruluna partiyi kurma yetkisini verdi. ( inşallah bu konuyu geniş bir yazı da ele almak nasip olur).
Türkeş’in parti kurulmasına tek başına verdiği izin bardağı taşıran son damla oldu.

Bütün bu önemli adımları sadece 5 ay gibi kısa bir dönemde attı. ( 27 Mayıs - 13 Kasım )

13 Kasım sabahı Alpaslan Türkeş ve arkadaşları emekli edildi .MBK fesh edilerek yetkileri ellerinden alındı. Ev hapsinde ikinci bir emri beklemeler kendilerine 13 Kasım gecesi evlerinde tebliğ edildi.

ABD artık “Milliyetçi Subayları” tasfiye planındaki en büyük engelden kurtuluyordu.

Ertesi günü en uzak yerlere elçi olarak gönderildiler. Türkeş Yeni Delhi’ye,
Ahmet Er Fizan’a (Libya) gönderildi.

Bu tasfiyeden sonra ABD tam kontröle sahip oldu.

Menderesin tahkir edilerek asılması yolu açıldı.

Menderes, “ABD’nin emperyalist emellerine hizmet etmek ve Türkiye’yi müstemleke konumuna düşürmekten” değil; bebek, köpek, kürek gibi magazinsel suçlar ile yargılandı. ABD ve yerli uşakları kendi ihanetlerini ve Menderes ile kirli işbirliklerini gizlediler.

27 Mayıs ihtilaline, “demokrasi ve adalet “ iddaları ile İktidarın karşı oluşu ve Menderes üzerinden “demokratlık” iddaları, öznesi alınmış popülist güya mazlum istismarının siyasi atraksiyonundan başka bir şey değildir.

27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat ve 15 Temmuz; Türkiyede
ABD emperyalizminin NATO üzerinden yaptırdığı darbe ve ihtilallerdir.

Bu “Darbe ve İhtilallerde” hazırlayıcı figüranlarının yanında her zaman Türk Milliyetçileri hedef alınmış ve tasfiye edilmişlerdir.

Emperyalizmi ve gerçek suçlu ABD ile NATO yu hiç yokmuş gibi sadece güya “Demokrasi ve Adalet” adına “ darbe ve ihtilal karşıtlığı” ve siyasi suçlamalar içi boş demagojiler den öteye gitmez.
ABD emperyalizmi ile iktidara gelenlerin, yine ABD ile ters düşünce kullanılmış mendil gibi atılmaları son 70 yıllık siyasi tarihimizin değişmeyen gerçeğidir.

“Demokrasi-sandık” nutukları arasında ABD ve BATI desteği gizlenerek iktidara gelenlerin soyu hala bir türlü kurumadı.

Menderesin demokrasi şehidi iddası ve istismarı yine gündeme yerleşti.

Eğer gerçekten “Demokrasi ve Adalet” adına lafı ve sözü olan varsa kumda oynamayı bıraksında gerçek “faile” efelensinde yüreklerini görelim.

Bir türlü ucuz siyaset tüccarlarından kurtulamadık gitti.

Evet, bu yazıyı yazmamın asıl sebebi maalesef “Menderes” ağıtlarına bazı Türk Milliyetçilerininde katılması oldu.

Aslında bizim gündemimiz 27 Mayıslarda iki başlıkta toplanmalı.

1- ABD ve NATO ihanetleri ile Türkeş ve arkadaşları niçin, neden ihtilalden sadece 5 ay sonra sürgüne gönderildi?
Ve,
2-Şehidimiz Gün Sazak’ın şahsında Ülkücü Şehitleri anmak.

Gerisi bizim gündemimiz olmamalı.

İnşallah bu yazımdan ihtilali ve Menderesin idamını onayladığım iddasını çıkaran yorumlar gelmez.