Yaşadıklarımla senin sokakta ve okulda yaşadıkların arasında fark var. Karşılaştırma yaparak öğrenmek yerine, yaşayarak öğrenirsen kendin olmayı başarırsın.

“Anne, bana öğrettiğin doğruların hiçbiri işime yaramıyor.”

“Neden? Ne oldu ki?”

“Şey... Okulda yanımda oturan arkadaşım silgi istedi, verdim. İki gündür silgimi vermiyor.”

“İstedin mi peki?”

“Niye isteyecekmişim? Ben istemeden vermesi gerekmiyor mu?”

“Belki unutmuştur. Bence iste.”

“Ya kızarsa! Ya vermezse!”

“Kızmaz. Sen iste hele. Eğer vermez ya da kızarsa o zaman görüşürüz.”

“Anne…”

“Efendim oğlum.”

“Doğru olan, iyilik yaptığınız kişinin bunu anlaması ve siz istemeden karşılık vermesi değil mi? Sen böyle öğretmiştin bana.”

“Evet, doğrusu söylediğin.”

“O halde neden ayrıca benden hatırlatmamı istiyorsun?”

“Unutmuş olabilir belki.”

“İki gün olmuş anne; şimdiye hatırlaması gerekirdi. Bence vermek istemiyor. İstesem de vermeyecek. Israr etsem kızacak bu sefer.”

“Arkadaşını tanımıyorum. Böyle biri mi? Yani kavgayı göze alır mı?”

“Alır anne. Ve benim ona gücüm yetmez. Beni döver. Silgim gittiği gibi, bir de dayak yemiş olurum üstüne.”

“O zaman isteme. Hatırlayana kadar bekle. Ya da silginden vazgeç.”

“İşte benim de söylemeye çalıştığım bu. İyilik yaptıklarınız sizin doğru davranışlarınızı neden kötüye kullanırlar, anlamaya çalışıyorum. Yaptığımız iyilikler için ayrıca açıklama yapmak doğru mu?”

“Yanlış. Şey… Bence sorularının cevabını kendin bul.”

“Biraz yardım etsen…”

“Hayır. Söyleyeceklerim kafanı daha çok karıştırır. İyisi mi kendin bul. Hem daha kolay öğrenirsin hem işine daha çok yarar.”

“Bu çok zaman alır anne. Ne olur yardım et!”

“Hayır olmaz. Yardım edemem.”

“Ne olur?”

“Olmaz. Israr etme. Kendin öğrenirsen niçin sana yardım etmediğimi anlayacak, hatta iyilik ettiğimi görecek, bana teşekkür bile edeceksin.”

“Seni anlayamıyorum anne. Bir yandan doğruların ne olduğunu öğretiyorsun, diğer yandan karşılaştığım yanlışların ya da zorlukların içinden çıkmam için kimseden yardım almamı istemiyorsun.”

“Bütün doğruları ben anlatırsam bu doğru olmaz. Yani bütün doğruları anlatmak yanlış. Biraz da sen öğrenmeye çalış, sen istekli ol. Sen öğrenirsen senin başkalarına öğretmen de kolaylaşır. Benim öğrettiklerim, senin öğrendiklerin olmaz. Senin öğrendiklerin senin işine daha çok yarar.”

“Çok zorluyorsun beni anne.”

“Hayır. Zorlamıyorum. Aksine işini kolaylaştırıyorum. Benim zamanımda yaşadıklarımla senin sokakta ve okulda yaşadıkların arasında fark var. Karşılaştırma yaparak öğrenmek yerine, yaşayarak öğrenirsen kendin olmayı başarır, ben olmadan da doğruları öğrenebilirsin. Bu senin işine daha çok yarayacak. Bir örnek vereceğim şimdi. Sokakta yürürken karşılaştığın ve yolun bu tarafından öbür tarafına geçmek isteyen bir yaşlıya rastlarsan kolundan tut, karşı tarafa geçir dediğimde, bunu ben söylediğim için yapmış olacaksın. Ama eğer büyüklerine karşı saygılı ol. Yaşlılara ve muhtaçlara yardım et dediğimde ve sen böyle bir durumla karşılaşırsan, sana söylediklerimin böyle şeyler için olduğunu kendin anlayacak ve sen istediğin için yapmış olacaksın. Şimdi anladın mı ne demek istediğimi. Yani benim öğrettiğim doğruların ne oldukları ve işine ne zaman ve nasıl yaradıklarını senin çözmen, senin anlaman lazım kuzum.”