İdare edenlerle edilenler, dinler, mezhepler, toplumlar arasındaki sürtüşmeler hep olmuş ve olmaya da devam ediyor.
Osmanlı İmparatorluk olduğu ve birçok milleti, dini inancı, mezhebi içinde barındırdığı için farklı sebeplerle sürtüşmeler olurmuş.
Hemşerimiz değerli bilim adamı, tarihçi Ahmet Uçar’ın 19. Yüzyılda Silifke eserinde metropolitin müftüyle sürtüşmesi ile Rum ve Ermenilerin arasında adaletsiz olduğu şikâyeti hakkında birkaç belge vardır.
Metropolit Hıristiyanlığın Ortodoks mezhebinde Patrikten sonra gelen o bölgedeki en yetkili kişisi demektir. Bu sürtüşmelerden biri Silifke Sancağı Metropoliti’nin Silifke Müftüsü’nün şikâyetidir.
31.Mart.1887 tarihinde Ortodoksların yaptığı karnaval şenliklerinden dolayı Silifke Müftüsü’nün kendisini tehdit ettiği gerekçesiyle yaptığı şikâyettir. Şikâyet konusu incelenmiş ve asılsız olduğu anlaşılmış.
Fakat Rum Metropoliti şikâyeti devam ettirmiş olacak ki 17.Temmuz.1887 tarihinde konu yeniden gündeme gelmiş, yapılan inceleme sonucunda konuyla ilgili şu yazışma yapılmış: “Karnaval şenlikleri esnasında kendilerinin Silifke’deki Müslüman halk tarafından tahkir edildiklerinden şikâyetçi olan Silifke Rum Metropolitinin telgrafı ile ilgili olarak, Silifke’deki yetkililerle haberleşildi. Bu haberleşmeden Metropolitin Müslümanlara iftirada bulunduğu ve yeni Müslüman olmuş Rum asıllı bir kadını zorla alıkoyduğu, halkın arasında kargaşa çıkarmak gayretinde olduğu anlaşıldı. Bu nedenle de Silifke Rum Metropolitinin görevden alınması veya yerinin değiştirilmesi için bağlı bulunduğu Antakya Rum Patrikliği’ne bildirildi.”
Anlaşılıyor ki, Ortodoks bir kadın Müslüman olunca üzülmüşler ve Müftüyü ve Müslüman toplumu şikâyet etmişler. Buradan din ve inanç özgürlüğünün ne derece önemli olduğunu da anlayabiliriz.
21.Nisan.1897 tarihinde de Ermeni ve Rumların arasındaki bir olaya şahit oluyoruz. Osmanlı’da bazı daire ve kurumlara azınlıklardan (gayr-i Müslimlerden) da temsilci (üye) atanıyor ya da seçiliyordu. Anılan tarihte Silifke Ermeni Papazı, Silifke Adliye Mahkemesinde bulunan ve gayr-i Müslimlere ayrılan daimi üyeliğin bir süreden beri sürekli Rumlarda bulundurulduğunu belirterek; bu üyeliğin Rumlar ve Ermeniler arasında nöbetleşe yapılmasını talep etmiş.
İşte böyle idare edenlerle edilenler, dinler, mezhepler, toplumlar arasında sürtüşmeler hep olmuş ve olmaya devam ediyor.