Bir hafta süren festival programlarının maliyeti Belediye bütçesinde önemli bir yer tuttuğu için her yıl imkanlar ölçüsünde en iyisi yapılmaya çalışılmaktadır.

ULUSLARARASI SİLİFKE MÜZİK VE FOLKLOR FESTİVALİ ÜZERİNE

Bu yıl 51’incisi düzenlenen Uluslararası Silifke Müzik ve Folklor Festivali ile yarım asrı geçmiş bulunuyoruz. Başlangıcından bu yana çoğu yerel olanaklarla yapılan Festival programı bazı yıllarda Bakanlık desteğini alarak daha yoğun etkinliklere sahne oldu.

Bir ara ismi değiştirilerek “Uluslararası Silifke Kültür Haftası” olarak devam edildi. Bu isim daha kısa ve daha güzeldi. Ancak yerel yönetimler zaman zaman el değiştirdiği için tekrar eski isme “Uluslararası Müzik ve Folklor Festivaline” dönüldü.

Bir hafta süren bu programların maliyeti Belediye bütçesinde önemli bir yer tuttuğu için her yıl olanaklar ölçüsünde en iyisi yapılmaya çalışılmaktadır. Bu konuda basında ve sosyal medyada pek çok haber ve yorum olduğu için burada ele almaya gerek duymuyorum.

Öncelikle “festival” sözcüğünü ele alalım. Latince bayram, yortu, tanrıya adanmış gün demek olan “fesia” sözcüğünden türetilmiş Fransızcadan dilimize geçmiş bir sözcüktür. Festivalin Türkçe karşılığı “şenlik” dururken festival sözcüğünde ısrar etmek doğru değildir. “Folklor” sözcüğü de İngilizce “folk” ve “lore” kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuş, Türkçemizdeki karşılığı “halk bilimi” demektir. Yani halka (topluma) ait her şey… Kültür sözcüğü de Fransızcadan dilimize geçmiştir ve Türkçemizdeki karşılığı “ekin”dir. Anlam itibariyle toplumun yaşayış tarzını ifade etmektedir. Toplumun yaşayış tarzı dendiğinde halkın müziği, masalı, destanı, adet ve gelenekleri, giyimi, kuşamı, ağıdı, manisi, mutfak kültürü, nişanı, düğünü, aile yapısı vb geçmişten bu güne taşıdığı bütün değerler akla gelmektedir. Sözcüklerin anlamını kısaca gördükten sonra festivalimizin ismine “Uluslararası Silifke Kültür Şenlikleri” dense kendi dilimize sahip çıkma anlamında daha iyi olacağı düşünülebilir.

Nitekim Kaymakamlık ve Halk Eğitimi Müdürlüğünün 1976-1978 yıllarında üç defa düzenlemiş olduğu etkinliklerin adı “Silifke Türkmen Şenliği” idi. Dilimize sahip çıktığımız ölçüde her konuda iyiye ve güzele gidileceği açıktır. Bağımsızlığımızın bir göstergesi bayrağımızdır. Ancak bir diğer göstergesi de dilimizdir. Yani Türkçe bizim ses bayrağımızdır. Süreç içerisinde bu konularda duyarlılığımızın artacağına inanıyorum.

Festival programlarına benim dikkat çekmek istediğim hususlar hiçbir maliyeti olmamasına rağmen düşünmediğimiz ya da önemli görmediğimiz basit ayrıntılardır.

Kültür (folklor) bir toplumun yaşayış tarzı ise bu festivallerde (şenliklerde) yöremizin pek çok değeri öne çıkarılabilir.

Söz gelimi: yöremizin yetiştirdiği zanaatkâr, sanatçı, şair, ozan, âşık, yazar, araştırmacı onlarca kıymetli değerimiz, insanımız var. Bunlardan sadece resim sanatıyla uğraşan az sayıda değerimize yer veriliyor. Sergi yerleri de yok. Koca kentin bir sanat galerisinin olmaması büyük eksiklik. Ayrıca her yıl kullanılan Anıtta bulunan eski Halk Eğitim Müdürlüğü binasının sergi için tahsis edilmemesi anlaşılır bir durum değil. Farklı yerlerde açılan sergilerin ziyaretçisi de sınırlı oluyor. Yeni belediye binasında yeterli fiziki alan var. İnşallah bu konular düşünülerek güzel bir düzenleme yapılır. Diğer zanaatkâr, sanatçı, şair, ozan, aşık, yazar ve araştırmacılar ise dikkate alınmıyor.

Yerel sanatçılarımıza 3-5 dakikalığına da olsa niçin sahne ve mikrofon verilmiyor? Hakkında akademik çalışmalar gerçekleştirilmiş önemli şair ve âşıklarımız var onlar halkın karşısına çıkarılıp niçin onurlandırılmıyor? Yerli ve yabancı katılımcılarla niçin panel, konferans, sempozyum tarzı toplantılar yapılmıyor? Geçmişte yapıldı diyenlere katılmıyorum. Çünkü yapılan o toplantılardan hiç birinin dosyası ya da kitapçığı bulunmuyor. Hepsi ben yaptım oldu mantığıyla yapılmış amatörce işler. Yarım asırlık geleneksel bir festivalin (şenliğin) bir arşivinin olması gerekmez mi? Yapıldığı iddia edilen toplantıların kayıtları var mı?

Bu durum bizde böyle başka yerlerde farklı mı? Elbette hayır!.. Bir zamanlar Tekeliler ile ilgili bir araştırma yapıyorum. Bozyazı yakınında Tekeli Beldesi “Tekeli Kurultayı” düzenlemiş. O zamanlar beldelerde belediye vardı. Gittim belediyeye uğradım. Kurultayda yapılan tebliğlerden fotokopi istedim. Yok dediler. Yani konuşmacılar gelmiş, konuşmuş ve gitmişler. Düzenleyenler konuşmacıdan varsa notlarını bile almamışlar.

Anladığımız kadarıyla festival tertip komitesinin oluşumunda 51 yıllık geçmiş olan festivallerde görev almış tecrübeli insanlara yer verilmiyor. Buna dikkat edilmezse yaratıcı fikirler ortaya çıkabilir mi?

Geleneksel hale gelmiş etkinliklerde her geçen yıl daha iyisinin, mükemmelinin yapılması gerekir. Ama bunun için ilk şart etkinlikler bittiğinde sıcağı sıcağına geniş bir değerlendirme toplantısı yapılmasıdır. Bu konuda fikri olanların, etkinlikler takip edenlerin çağrılması başarı olan yanlarımızın varsa eksiklerimizin saptanmasıdır. Varsa yeni fikirlerin rapora eklenmesidir. Gelecek yılın çalışmaları başlarken bu dosya önümüzde olmalı ki, geçmişteki hatalarımızı tekrar etmeyelim ve daha güzel bir şenliği halkımıza sunabilelim.

Şenliğin amacı her ne kadar insanımı eğlendirmek ve güzel anılar biriktirmelerini sağlamaksa da kentimizin tanıtımında önemli katkı sağlayacak fırsatı bizlere vermektedir. Kentimize sosyal, kültürel ve ekonomik yönden beklenen faydayı sağlamak için elimizden gelen her çalışmayı yapmalıyız.

Belgesel çekimleri, Televizyon dizisi çekimleri, haberlere konu olacak önemli etkinlikler, Mersin’de bulunan 550 antik ören yerinin 57’sinin Silifke’de bulunması, deniz, kumsal, Göksu Deltası, Dalyan, yaylalarımız gibi doğal zenginliklerimiz, çok özel lezzetlerimiz rahatlıkla öne çıkarılabilir.

Kentimizde folklorumuz dünyaca ünlü iken niçin bir folklor müzemiz olmasın? Yörük kültürü yaşantımızın önemli bir parçası iken niçin bir Yörük müzemiz olmasın? Coğrafi işareti aldığımız Silifke yoğurdumuz varken niçin bir yoğurt müzemiz olmasın?

Yurdun dört bir yanından şairlerin, yazarların, fotoğrafçıların ilgisini çekecek Silifke konulu fotoğraf yarışması, şiir yarışması, öykü yarışması, kompozisyon yarışması, roman yarışması (bunlardan bir kaçı) yapılabilir.

Çömlekte yapılmış yoğurtlarla bir eğik düzlemde yoğurt yuvarlama yarışması yapılabilir.

Batırık ve yoğurt yarışması gibi başka lezzetlerimizle ilgili yarışmalar düşünülebilir. Yurt içinden ve dışından gelen misafirlerimiz tarihi, turistik, arkeolojik değerlerimiz gezdirilerek, anlatılarak gönüllü turizm elçilerimiz olabilirler.

Basın yayın organlarında ve sosyal medyada haber ve paylaşım yapanların ahbap çavuş ilişkisi algısını vermeyecek bir görüntüde olması umulur. Söz gelimi onlarca sanatçı sergi açıyor. Haber ve paylaşımlarda birkaç kişi geçiyor. Diğerleri ismen bile geçmiyor. Söyleyecek, yazacak çok şey var. Ama sayfamız sınırlı.

Yapılanları yazmak eleştirmek, partizanca olaya bakmak belki kolay ama doğru bir yaklaşım değildir. Bu kentin insanları olarak hepimize düşen görev kentimizin madden kıt imkânlarını en verimli şekilde nasıl kullanırız, nasıl daha güzel festivaller düzenleyebiliriz şeklinde olmalıdır. Bu ise yazımızda vurgulamaya çalıştığımız gibi festivalleri geçmişten beri organize eden, görev alan insanları bir araya getirerek gerçekçi değerlendirmeler yapmak, beyin fırtınası oluşturmakla mümkündür.

Not: Yazıyı dergide sayfaya sığdırmak için kesmişler. Bu sebeple doğrusunu yayınlıyorum.