Sn. Bahçeli’ye Türk milliyetçilerinin haricinde, bugüne kadar Türk milliyetçilerine hasım ve hatta düşman olan, karşı nefret sahibi çevreler övgüler düzüyor.
Rahmetli Demirel’in Türk siyasetine ait en güzel ve doğru cümlelerinden biri idi:
“Kimse kendini milletin ortak aklından daha akıllı sanmasın !”
Demokrasinin ve halkın iradesinin doğruluğunun basit ve anlaşılır şekliyle en mükemmel ifadesidir bu cümle.
22 Ekim de PKK’nın tasfiyesi için Terörist başına DEM üzerinden mesaj gönderen Bahçeli siyasi bir gündem yarattı.
Halen o gündem ile medya, doldur boşalt programlar yapmakla meşgul.
Millet seyrediyor!
Nelerin olduğunu ve nelerin olacağını anlamaya çalışıyor.
Sn. Bahçeli’nin bu açıklamayı niçin ve neden yaptığı ve kimlerle istişare sonucu harekete geçtiği halen tartışılıyor.
Devlet bey “devlet” aklı ile “devlet” adına konuşuyor deniyor.
Bu görüşü daha çok siyasal islam ve kürtçü bölücü ittifakının elitleri ve onların sözcüleri dile getiriyorlar.
Sn. Bahçeli’ye sadece Türk milliyetçilerinin haricinde bugüne kadar Türk milliyetçilerine hasım ve hatta düşman olan, onlara karşı nefret sahibi çevreler övgüler düzüyor.
Ciddi bir çelişki ile karşı karşıyayız ?
Sn. Bahçeli’nin açıklaması sonrası 7 gün Sn.Erdoğan sessiz kaldı.
Sonra yaptığı açıklamada ise kullandığı hassas ifadelerde bir denge vardı.
Sn. Bahçeli’nin açıklaması sonrası yeni çözüm süreci sayfasının açılması eğilimine yönelik haber ve yorumlar ardı ardına gelince; elleri kelepçelenen, görevden alınan ve kayyum atanan belediye başkanları süreci başladı.
Devlet güvenlik bürokrasisi aniden kasıldı.
Demek ortak bir karardan haberleri yoktu.
Ama ham istihbarat bilgisi ile önceden hazırlıklı oldukları belli.
Hemen karşı hamle için düğmeye bastılar.
İmralı’ya randevu ise kasıtlı olarak iki ay askıya alındı.
Bu durum da gösteriyor ki Sn. Erdoğan ile Sn. Bahçeli bu konuda bir ortak payda da değiller ve ellerinde anlaştıkları bir takvim yok.
Suriye olayları sonucu PYD, PKK köşeye sıkışınca İmralı ile görüşme talebi yeniden canlandırıldı.
Ve neticesiz boş turlar başladı.
Peki milletimiz bu görüşmelerin ve tartışmaların neresinde?
Bu süreci yönettiğini zanneden siyasiler “Türk milletinin ortak aklından daha mı akıllılar ?”
Millet kendi menfaatine olanı bilemiyor göremiyor da bu süreci destekliyen siyasi ve yazar çizer takımı mı milletin menfaatini milletten daha çok düşünüyor ?
Sn. Bahçeli’nin açıklamalarının başlangıçta amacı başka olsa bile ki bu gerçek er yada geç ortaya çıkacak; bazı iç ve dış çevreleri heyecanlandırıp ümit ile mutlu etse bile sonunda; “Beni dinlemediniz. Şart şurt ileri sürdünüz. Ben teslim olun dedim siz meşruiyet arayışı ile masa kurmaya çalıştınız. Kendi ipinizi kendiniz çektiniz.Ben size hayatta kalma fırsatı verdim. Ölümü siz seçtiniz !” diyerek sıyrılacak ve ölü doğan bu süreçte böylece noktalanacaktır.
22 Ekim açıklamalarının perde arkası ise daha çok su götürecek tartışmalara konu olmaya devam edecektir.
Ve noktayı millet koyacaktır.
“Kimse benim ortak aklımdan daha akıllı olduğunu düşünüp benim asla kabul etmeyeceğim siyasi kararları almaya kalkmasın. Benim menfaatime neyin uygun olup neyin olamadığını merak edenler ise benim düşmanlarımın hangi tarafta olduğuna baksın.”
“Beni anlamayıp benim istemediğim rüzgarlara yelken açanların hesabını ilk seçimlerde görürüm ve hepsini siyasi enkaza çeviririm.
2002’de yaptığım gibi.”
Milletinin sesini duymayan siyasi kulak ya siyasi sağırdır ya da emperyal işbirlikçisidir.
Arası yok !
Hakkı Şafak Ses