Çoğu insanın en büyük yanılgısı, karanlık odalarda kendi elleriyle çalakalem yazdıkları senaryoları, ilk sıçradıkları ‘küçük sahne’lerde çabucak oynayınca -çoğunlukla da her fırsatta aynı oyunu tekrarlayınca-  büyük adam olduklarına inanmalarıdır.

Oysa ki ‘Kudret Eli’nin mutlak güzellikle bir kere ‘Yazdığı’ içinden, kendisine biçilen benzersiz rolü ‘Büyük Sahnede’  tevazu ve samimiyetle oynayabilenler büyük adamdır, yani ‘insan’dır.

Bırakın, her günün sabahından ve aydınlığından korkanlar, hele ki Kudret Eli ile rabıtalarını kesenler (daha da acısı, böylesi kudretli ve huzur veren bağı hiç tanımamışlar) kendilerini adam , oyun(cuk)larını en iyi oyun sansın!

Siz, ‘Büyük Sahne’deki mert, dingin, berrak ve kıymetli rolünüze sımsıkı sarılın. Sarılın da tüm sabahlar sizin olsun, sizinle olsun. Elinizden tutan her nefeste ‘O’ olduktan sonra sizin elinizin yazdığı da birer dua, nefesiniz birer şifa, sözleriniz birer imza, duruşunuz birer fetih olur. Gülümseyin bu fetihe… Başı dik, alnı parlak, nefesi amber,  ‘insan’sınız zira… Büyük Sahnede mertlikle var olabildiğiniz, mutlak rolünüzde cesur olduğunuz için size ‘Fetih’ müjdelenmiş zira…

Her insanın, cevabına mutlaka ulaşması gerektiği biricik soru şudur, bu hayatta:

‘Ne istiyorum ya da nasibim nedir: Küçük sahnede hiç bitmeyen trajedi mi yoksa büyük sahnede sonsuz saadet mi?’

Elbette, muradınız fetihe ulaşmak, fatih olmaksa…

Rana İSLAM DEĞİRMENCİ

Ankara