Hemen her gün edebiyatın bilim, sanat, kültür, okul, eser, girişimcilik boyutlarında (aynı demlerde ve birbiriyle mütemmim) gayret içindeyim.
"İnsanin Yazısı Edebiyat'a inandigimdan, tıpkı orada anlattığım gibi hayatımda edebiyatın altı boyutunu iç içe yaşıyorum ya da yasatiyorum. Yani hemen her gün edebiyatın bilim, sanat, kültür, okul, eser, girişimcilik boyutlarında (aynı demlerde ve birbiriyle mütemmim) gayret içindeyim. Bu boyutların kimi görevim/ mesleğim; kimi sanatın, kimi idealim, kimi paylaşım arzum, kimi insanlara/ insanlığa hizmet arzum ve şuurum. Diyebilirsiniz ki tam da bu yüzden ne yapıyorsun anlaşılmıyor veya her yaptigın yarım gubi ya da 'sen necidin ya'? Aksine şu da söylenebilir bana 'evet anlıyoruz veya böyle kabul ediyor ve takdir ediyoruz seni'. Her iki söyleyiş ve kanaate saygılıyım.
Her ne kadar zaman zaman Edebiyatın ( kendimce siniflandirabildigim; bulduğum altı boyuttan) bir boyutunu daha öne cikardigimda -kimilerinin bu altı kolu bir arada yaşama Cananı bilseler de kasten bilmez, anlamaz gorunup' o gün sahneye çıkardığım edebiyat boyutunun tezahürü, çabası veya ürününü yarım ya da hatalı*, rastgele*, şuursuz ürün veya eylem/ mis gibi algılama, algilatma ( sesli/sessiz lakin canhıraş) çabalarını anlamıyor da değilim. ( Bu arada az evvel yanlarına *yıldız koydugum ve bilincli- kinayeli sectigim kelimelerin içeriği benim kendime yakistirdigim nitelikler değil tam tersine beni böyle gormek ve göstermekten memnun olacakların ama gosteremedikleri için sessizlik zırhına yalismislarin yapıştırmaya uğraştıkları, esamesi bile okunmayan kelimeciklerdir sadece.) Öyle ise bu "sabun köpüğü durum ve etiketleri' ne anlatırsın derseniz; oluşturmaya çalışılan durumu yutmadigimi ve herkese ben nasıl saygılı isem herkesten de saygı bekledigimi belirtmek için bu manzarayı da ortaya koymak gerekti.
Demem şu: Bazıları -çok büyük zafiyet ve komediye dusseler de- ben ve benim gibi edebiyatın birkaç mecrainda hem şahsiyeti, hem gayreti hem ürünleri/ eserleri ve hem de takipçileri/ itibar edenleri bulunan kişilere şu oyunu oynuyor( hoş golgede, fluda, sessizlikte oynuyor lakin cakiliyor). Efendim edebiyat eseri mi var , edebiyat etkinlihi mi var olur tabi o edebiyat öğretmeni. Efendim meslevinde güzel, başarılı işler yaparken yazı mi yazmış, programa mi çıkmış; yok canım mutlaka işinde eksiktir, yasak saviyirdur... Gibi gibi gibi...
Malesef, çok üzgünüm; biz gibilere bu tarz sinsi çalım ve efeliklerinizle bizleri oyuna getiremeyecek siniz. Efendim bizler edebiyat biliminde çok iyi öğrenci ve ogreticiyiz; edebiyat bilimine, öğretimine bilimsel çalışmalar, projeler, eğitim yöntem ve teknikleri ile ( 35 yıla yakın) büyük katkımız var
Edebiyat sanatı mi dediniz? "Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü"ne müracaat ediniz. Ki orada edebiyat eserlerimizin sayısı 6'da kalmış; halı hazırda 8 esere ( basılı esere) sahibiz. ( Basililar dışında yola revan olanlar da mevcut). Eserlerimizi sadece bir iki dergi mensubu; bir iki birlik dernek takip etmiyor; sayısız "okuyucu ", "duayen", "akademisyen" ve "öğrenci" takip ediyor. Edebiyat okulu veya edebiyat projeleri bahsine girmeyelim; bu noktalarda"literatür ve kaynakça araştırma" ustaları örneklere hatta ilk, imza ve taklidi olmuş örneklere ulaşır.
Konuyu daha fazla uzatma niyetinde değilim. Ancak şunu söylemek ile kifayet edeceğim. Bu devirde ne Edebiyat disiplin nei bir iki derginin, derneğin, birliğin, kafenin tekelindedir ne tek katmanlı, tek yargiclı, bir iki değerlendirme ölçekli, bir iki klasik yazı ve konuşma turlü sığ ve tek katmandir ve ne de "Edebiyatla" edebiyatin altı ( hatta onlarca) boyutu ile uğraşanların ve eserlerinin sayısını, yöntemini, tavrını, "duruşunu" eski, hantal, taraflı, çekişmeli, at gizluklu kişi ya da kişiler belirleyebilir.
Bu çağda edebiyatın boyutları artmış; eser verme tür ve yintemleri cesitlenmis; okura, alıcıya ulaşma yolları zenginlesmis ve (yine kimilerinin sanmaya devam ettiğinin aksine) sanal, kumdan kale ve barikatlardan özgürlesmistir. Ama edebiyatın en önemli ilkesi degismemistir: Edebiyat bilimcisi/ sanatçısı hakiki, has ürün/ eserini ortaya koyar; bu işin yürekli, mert erbabı ( hakiki, has alıcısı, okuyucusu) edebiyat bilimcisi ve sanatçısını "eseri/ürünü" aracılığı ile bulur ve takdir eder. Elbette ki bazı insanlar aynı demde ( her ikisi de aynı kalite ve başarıda) edebiyat bilimcisi ve. edebiyat sanatçısı olabilir. Bu durumu dahi "edebiyat ve edepten anlayan" işin erbabı görür, tezyin eder...
Biz mi ne yapacağız? Edebiyat yolumuzda yürüyeceğiz vesselam. "Okurlara" saygımla.