Ürünlerin sağlık açısından güvenilirliğine, ürünlerin son kullanım tarihlerinin geçip geçmediğine ya da satış sürelerinin uzatılıp uzatılmadığına bakılıyor.

BİR PAZAR YAZISI

GIDA TERÖRÜ ÜZERİNE !

Son günlerde Tarım ve Orman Bakanlığının tağşiş ve sahte üretilen gıdalar ile ilgili denetimler yaptığını ve binlerce üreticiye milyonlarca lira ceza kesildiğini ve denetimlerin aralıksız devam edeceğine dair haberleri sık sık duymaktayız.

Bu haberleri duyunca aklıma Nasrettin Hoca’mızın Akşehir’deki kabri gelir hep. (Nur içinde yatsın. )

Basit türbe şeklindeki mezarın ilk yapıldığı yüzyılda çevresi korkuluksuz ve boştur. Ama girişte büyük bir demir kapı ve kapının üzerinde kocaman bir asma kilit vardır. Hocanın mizah anlayışının şık ve ibretlik ifadesi olan bu mezar daha sonra parmaklıklarla çevrilmiş ve Hocamızın zeka dolu şakalarının izleri silinmiş ve güya mezarı korumak için mezar demir parmaklıklarla çepeçevre kapatılmıştır.

Ama biz hâlâ halk arasında örnek şakalarımız içinde yer alan “ Nasrettin Hoca’nın türbesi gibi …” deyimini Tarım ve Orman Bakanlığının bu uygulaması üzerine hatırlayalım ki acı gerçeğimiz bir şaka ile hepimizi gülümsetsin ve ciddi düşündürsün.

Tarım ve Orman Bakanlığı bu denetimlerde nelere bakıyor?

Etiket üzerinde yazılı olan ürünün girdileri ile içeriğinin uyup uymadığına, oranların doğru olup olmadığına ve kullanılan ürünlerin sağlık açısından güvenilirliğine bir de ürünlerin son kullanım tarihlerinin geçip geçmediğine ya da değiştirilip satış sürelerinin uzatılıp uzatılmadığına bakılıyor.

Bir de ürünü üreten işletmenin belgelerinin olup olmadığına ve belgelerin sürelerinin geçip geçmediğine bakıyor.

Sonuçta belgelendirme ve fiziki, bakteriyel analizler yaparak ürünler denetleniyor.

Et ürünlerinde etin etikette yazılı hayvanın eti mi yoksa kesimi yasak bir hayvan eti mi olduğunun kontrolü yapılıyor.

Tüketicinin aldatılmasını önlemek ve sağlığının zarar görmemesi için yapılan bu kontroller elbet önemli ve devam etmeli.

Fakat bu kontroller aslında Nasrettin Hoca’nın mezarının giriş kapısındaki asma kilit örneğini hatırlatıyor.

Çevresi bomboş kapısında asma kilit !

Tarım ve Orman Bakanlığının yaptığı gıda kontrolleri akut zehirlenmeleri önlemek, tüketicinin parasını ve ağız tadını, ürünün lezzetini korumak, sahtekârlığı önlemek üzere yapılmakta.

Dana eti diye at ve eşek etini ya da domuz eti karıştırılmış et ürününü birçok vatandaş belki de farkına bile varmadan defalarca yemiştir. Çünkü kontroller yıllardır benzer suçluları yakalamakta ve bunları yapanları açıklamakta.

Yani bu etleri, sahte balları, sahte zeytin yağlarını, sahte çikolataları vs. Birçok sahte ürünü yiyen vatandaşlar yaşamlarına devam ediyor fakat akut bir sağlık sorunu yaşamıyorlar. Sadece aldatılıyor ve parasının karşılığını alamamak gibi bir sahtekârlığa maruz kalıyor.

Peki sorun nerede?

Nasrettin Hoca’nın çevresi açık kabrinin bu fotoğraftaki yeri neresi?

Gıdaların üretiminde izin verilen “gıda teröristi katkı maddeleri” serbest !

Kimyasal katkı maddelerinin önemli 5 başlığını hatırlayalım:

- Gıda koruyucuları

- Gıda renklendiricileri

- Gıda lezzet arttırıcıları

- Gıda tatlandırıcıları

- Gıda kıvam arttırıcılar

Hepsi kimyasal !

Her biri beslenme için zerre kadar faydası olmayan gıda ajanı.

Aksine tüm dünyada binlerce bilimsel araştırmada zararlı ve “kronik” hastalıkların tetikleyicisi ve sebebi olduğu ispat edilmiş bu “gıda teröristi ajanlar” bırakın kontrol edilmeyi özel izin verilmekle ve kontrol edilmemekle ödüllendiriliyor.

Yoğurdun içinde kireç kaymağı ya da alçı tespit edilince tağşiş gıda diye cezalandırılıyor fakat bugün dev firmaların ürettiği yoğurtlarda kullanılan “kıvam arttırıcılar, lezzet arttırıcılar, renklendiriciler ve koruyucular” bırakın kontrol edilmeyi gıda katkı maddesi olarak kullandırılıyor.

En ünlü markalar bu dört katkı maddesini izinli olarak kullanıyorlar.

Bugün çok yaygın olarak hemen tüm hazır gıdalarda kullanılan bu beş başlık altındaki “gıda teröristi katkı maddeleri” otoümmin (bağışıklık) hastalıklarının en baş sebepleri olarak görülmekte.

Kanser başta olmak üzere kronik kas ve sinir hastalıklarının ve de kısırlığın baş sorumlusu olarak bu E kodu ile gıdalarımızın etiketlerine yazılan gıda katkı maddeleri olduğu hususunda tüm dünyada binlerce bilimsel makale ve klinik bilgi derya deniz Hz.Google ‘de mevcut. Meraklısı bakabilir.

Emperyal ve vahşi gıda pazarının dev üreticilerinin baskıları ile Tarım ve Orman Bakanlığının “Gıda Yönetmeliklerine” sokularak “kronik zehirlenme” izni verilen sağlığa hiçbir faydası olamayan tam aksine zararı olan ve sadece pazar kavgası ve dayanıklı raf ömrü, ürünün albenisi ve de lezzet arttırıcıları ile tüketim alışkanlığı kazandırılmak için yapılan “gıda sahtekârlığı” ile milletin tümünü, neslini çoluk çocuk tehdit eden bu terör ile kim mücadele edecek?

Tarım ve Orman Bakanlığı edemez. Çünkü izin verilen bu katkı maddeleri ile üretim belgelerini tanzim eden kurum Tarım ve Orman Bakanlığının bizzat kendisidir.

Patlayan şeker hastalığı, tansiyon ve kalp hastalıkları ile NBŞ ( nişasta bazlı şeker ) ile kimyasal tatlandırıcıların ilişkisini inkâr edecek hekimlik ahlakı sahibi tek bir doktor bulamazsınız.

Şeker hastalığı 7-10 yaş aralığına kadar indi.

Her marketin ve büfenin girişinde renkli albenileri ve reklamları ile çocukların ilgisini çeken gofretler, çikolata ve sakızlar ile renkli boyalı şekerler tam bir “gıda teröristi timi”

Hemen hepsinde sırası ile NBŞ bazlı ve suni gıda tatlandırıcıları, gıda koruyucuları ( Bu koruyucular her türlü bakteriyi öldüren ve bakterinin üremesine izin vermeyen bir kimyasal. Ürünün raflarda satış süresini uzatmak için konuluyor. Yiyen çocuğun bağırsaklarındaki faydalı bakteri florasını da bozuyor ve sindirim bozuklukları küçük yaşlarda başlıyor.), renklendiriciler ( Bunlar da kimyasal renklendirici ve sadece göze hitap ederek ürünün satışını arttırmak için kullanılıyor.Fakat çocuğun hormonal dengesini bozuyor.)

Lezzet arttırıcılar ( Tamamen kimyasal ve insan beyninde alışkanlık ve yoksunluk merkezini uyararak kodlayan bir gıda katkısı.) Özellikle çocukların atıştırmalıklarında ve hızlı yiyecek, içecek ürünlerinde kullanılıyor.

Çocuklarda görülen hormon bozukluları ve cinsiyet sınırlarının zayıflaması ya da benzeşmesi, hiperaktiflik ve küçük yaşlarda görülmeye başlanan “yaşlılık” hastalıkları ile gıda ve beslenme ilişkisi üzerine birçok araştırma ve makale açık kaynaklarda sınırsız sayıda mevcut.

Nasrettin Hoca’nın hikmetli sözleri yüzlerce yıl geçse de bizlere ibret alınacak zeka parıltısı olarak ders vermeye devam edecek elbette !

Ama mezarının da günümüzde yaşadığımız bir çelişkinin fotoğrafı olacağını tahmin edemezdik.

Tarım ve Orman Bakanlığının yaptığı gıda kontrolleri Nasrettin Hoca’nın mezarının kapısındaki kilit.

Gıda teröristi katkı maddelerinin ise tüm çevreden girişi serbest !

Bu arada son bir not düşmek isterim.

Tüm bu gıda maddeleri ithal olup çoğu konsantre gelerek Türkiye’de çoğaltılıp ambalajlanıyor. Ayrıca emperyal gıda tröstleri büyük yatırımlar ile bu gıda katkı maddelerini çeşitlendirmek ve sayısını çoğaltmak için gece gündüz çalışıyor.

Adem'in nesli tehlikede, kökünü kurutmaya kararlılar !

Kim mi bunlar !

Adem’e kim ve kimin bağlıları secde etmemişti ?