Entrika dizilerinden bıkmışız ki sıradan evlerde, sıradan kıyafet ve diyaloglarla, üstelik ölüm, tabut, teneşir sarmalında geçen "Gassal" bizi ekrana kilitledi.

TRT'nin dijital platformu Tabii de yayınlanan GASSAL dizisi bir hayli ses getirdi. Köşk ve entrika dizilerinden bıkmış olmalıyız ki sokaklarda, sıradan evlerde, sıradan kıyafet ve diyaloglarla, üstelik ölüm, mezar, tabut, teneşir sarmalında geçen "Gassal" bizi ekrana kilitledi.

Ortalama yarım saati bulan bölümleri bir günde seyrettim. Televizyon alışkanlığım olmadığını söylemiştim. Arada bir haberleri dinlerim, o kadar. Filim seyrederim daha çok. Vaktim olursa günde birkaç film üstelik.

Çok beğendiğim filmleri birkaç kez seyrederim.

Yılmaz Erdoğan'ın yazıp oynadığı "İnci Taneleri" ni seyrediyorum şimdi.

Yazmakta zorlandığı her halinden belli dizi böyle giderse birkaç hafta sonra bitmezse bile ben bırakırım.

Şimdilik idare ediyor.

Haftada bir oynayan, her oynamada bir önceki bölümün özeti ile başlayan dizilerin çoğu köşklerde, villalarda, son derece lüks evler, arabalar ve kıyafetleri ile oldukça kalabalık kadrolarla, aldatma ve aile içi çekişmelerin sahnelendiği enrikalarla seyirci karşısına çıkarken, Gassal, sade, dar bir kadro ile ve sıradan bir konu ve mekanda seyirci karşısına çıktı. Oyunculuk yeteneği ve diyalog kalitesi dikkat çeken dizi, hiçbirimizin aklından dahi geçirmediği "ölü yıkama" işi üzerinden yürüyor. Çarpık, hileli, ahlaksız huylarla, genel geçer kabul görmüş alışkanlıklar arasından sıyrılarak insan kalmaya çalışan Ahmet Kural, özentisiz, kibirsiz olmamıza, olmamız gerektiğine dikkat çekiyor. Sosyete soytarlığından çekip almaya çalıştığı gerçeklerle yüzleştiriyor. "Biz buyuz," demeye getiriyor.

'Azıcık sokağa, kenara, önünüze bakın.'

"İnsanlıktan çıkan ruhlar gezindiği çöplüklerde ölümsüzlüğü ararken, bu tarafta ağlamayı bilen kalplerin sıradan mutluluklarına bir bakın: Yalnız yaşıyorum, ama yalnız değilim."