bilgi dağarcığıma attığım bir bilginin yanlış olduğu sosyal medyada gördüğümde konuyu araştırıyorum ve değiştiriyorum. Hatta bu konuyu yazıyorum...

68 kuşağını çok överiz. Benim kuşağımdır onlar. Yirmili yaşlarda o kuşağın kulağına gelen bilgiler vardır; bir yarısı da merdiven altı bilgilerdir. Eskiden bu bilgilerin doğrusuna ulaşmak çok zordu. Şimdi o kadar kolay ki... Hem de yerinizden kalkmadan, elinizde kahve fincanı varken bile ulaşabiliyorsunuz. Ulaşmak kolay olsa da o bilgileri değiştirmek istemiyoruz... İstemiyoruz çünkü o bilgileri otuzlu, kırklı, ellili yaşlarda birçok ortamda kullanmışız, o bilgilerle çevremizde kariyer yapmışız.

Abdülhamit'e Ermenilerin "Kızıl Sultan" dediğini bin yerde söylemişken sosyal medyada karşınıza bir bilgi çıkar: "Abdülhamit'e Kızıl Sultan diyen ilk kişi Mehmet Akif Ersoy'dur. Gel de şimdi bunu kabul et... Edemiyoruz.

Birçok etkinlikte Necip Fazıl'ın

"Surda bir gedik açtık, mukaddes mi mukaddes

Ey kahpe rüzgar artık ne yandan esersen es"

Şiirini okumuşsunuzdur. Eskilerde pek duyma şansınız yoktu. Beyin aydınlanmasını tamamlamış biri sosyal medyada kulağınıza bağırıyor:

"Dur arkadaş!.. Necip Fazıl bu şiirinde Bizans surlarında açtığı gediği anlatmıyor; sinsice Cumhuriyet düşmanlığı yapıyor, Cumhuriyet surlarında gedik açtığını ifade ediyor".

Bu açıklamayı yapanlara bir yarımız "Hah işte bu!.." derken bir yarımız da "Kulağımıza kar suyu kaçırma" diye tepki veriyoruz.

Hepimizin beyninde az ya da çok örümcek ağları var. Yirmili, otuzlu yaşlarda doğru sanarak bilgi dağarcığıma attığım bir bilginin yanlış olduğu sosyal medyada karşıma çıktığında o konuyu önemsiyorum, araştırıyorum ve değiştiriyorum. Hatta bu konuyu yazıyorum...

Beynimize yapışmış örümcek ağlarına süpürge uzatanları ve beni de sevmeyenler olduğunun farkındayım. Ben hiç kimseye şirin görünmek için yazmıyorum. Zaten herkesi hoşnut eden bir yazı elekle su taşımaktır, boşa uğraştır.