Biz tunç yürekli ülkücüler Vefayı ve paylaşmayı bilen Yunus gönüllü, söz konusu vatan bayrak ve dava olunca Kürşat yürekli olurduk...
Mazimizin her günü unutulmaz bir hatıraydı,
Anadolu’nun kavruk yüzlü delikanlı gençleriydik, inanmış koca yürekli dava adamlarıydık...
Vefayı ve paylaşmayı bilen Yunus gönüllü, söz konusu vatan bayrak ve dava olunca Kürşat yürekli olurduk...
Hep omuz omuza yaşadık biz.
Ülküdaşını satmak yoktu…
Kavgadan kaçmak, guruptan ayrılmak ayıptan öte bir kara lekeydi...
En büyük özelliğimiz, aynı ananın aynı babanın evlatları gibi,
OCAKLI kardeşlerdik…
Akrabadan ileri bir TURAN AİLESİ kurmuştuk,
Bayramı yapamadan,
Bir kirli el dağıttı yuvamızı…
YAŞARKEN ÖLÜYORUZ…
Mazimiz ölüyor! Geçmişimiz yok oluyor! Hatıralar can çekişiyor!
Karanlık ellerin genç bedenimize sıktığı/sıktırdığı kurşunlara,
“Vefa duygumuz” “şeref dolu mazimiz” isyan ediyor...
Ülküdaşımıza kahpelik yapmak şurda dursun, amansız kavgalarımızda bile hasımlarımıza mert olduk…
Bu mert insanları karanlık öyle kuşattı ki:
Boğuluyoruz!
Biz! Yaşarken ölüyoruz…
DÜN! Okuma yazma bilmeyen, babalarımız, analarımız ülkücü olurken, mahalle ve köy halkı bizi bağrına bastı:
BUGÜN! Evlatlarımıza bu olanları anlatamıyoruz!
Cevapsız deli sorular:
Dünün kardeşleri, bugün neden düşman kardeşler oldu?
Biz! Bu karanlığa neden düştük/düşürüldük?
Bizi, Kim! Neden harcadı!
Ve…
Biz! “Neden kaybettik!?”
Kahrolsun “Kirli Siyaset” Var-olsun SEVGİMİZ...
Hasan Ali Yücel’den;
“Senin namusun benim benimkisi senindi
Biridik bizidik
Ve kar yağardı Anadolu’ya
Adam boyu ve ADAMLAR ADAMDILAR o zamanlar
Kar sendin, kar bendim, kar bizdik
Eridik, eridik, eridik, eridik…!”