Dikkatle okuduğunuz bir kitabı ikinci ya da üçüncü kez elinize aldığınızda tamamı yerine en çok istediğiniz yeri açar okursunuz. Bence doğru olan da bu
Bazı kitaplar birkaç defa okunur/okunmalı. Ben öyle yapıyorum. 3 kez, hatta 4, 5 kez okuduklarım var. Hilmi Ziya Ulken'i, özellikle Aşk Ahlak'ını 4 kez okudum ve neredeyse altını çizmediğim satırı yok.
İnsanın hikayesi de öyle... En az iki kez okudum, ikiden fazla da göz gezdirdim.
Zaten dikkatle okuduğunuz bir kitabı ikinci ya da üçüncü kez elinize aldığınızda tamamı yerine en çok istediğiniz yeri açar okursunuz. Bence doğru olan da bu. Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar'ı bunlardan biri. Daha çok sayabilirim de yeri değil.
Roman öyle değil. Roman bir kez okunur. Aradan zaman geçmişse ve çok etkilenmişseniz bir kez daha okuyabilirsiniz. Mesela Yaşar Kemal... hemen hemen bütün romanları, ama özellikle İnce Memed, epey bir aradan sonra tekrar okunmalı. Yaşar Kemal Bir Ahmet Hamdi değil. Hüseyin Rahmi, Peyami Safa da değil. İyi kötü manasında demiyorum. Roman teknikleri, dilleri, duyguları çok farklı. Hem de çok farklı. Yaşar Kemal kolay yazar. Düz yazar. Aynen yazar. Fotoğraflar. Gözlem ve tespit tamı tamına... Özgürdür. Cesurdur. Detay atlamaz. Özgüveni yüksek. Duyguyu anlatmaktan çok anlattırarak verir. Diğerlerinde duygu on planda. İç ses çok fazla. Ruh-bilim hedefler. Bulutlara çıkarır. Ayaklarınızı yerden keser. Dünyadan koparır.
Uzar gider...
İnce Memed'i yeniden okuyorum. İlkinden daha keyifli. Gördüğüm (kanaatim tabi) bolca hatanın romana ve hikayeye değer kattığını, toplumun tüm bireyi, katmanı, fikir sahiplerini hedef kitlesi seçmiş. Çağının ozanı. Bugün yaşasaydı, yani iki binli yılların yazarı olsaydı farklı yazardı kanaatimce. Bu da bugünün yazarlarına düşüyor elbette. Gerçi romancı öngörüyle de yazar/yazabilir. Bu bir tercih. Geçmişi yazan var. Bugünü yazan var. Geleceği kurgulayan da...
Neyse; sevdiğiniz kitapları, yazarları acizane birkaç kez okuyun derim.
Okumasanız da olur. Hiç yani... Sadece kazanırsınız.
Ne istediğinize bağlı...