Önceki bir yazımda bu kaçıncı aldanışımız demiştim. Aslında toplum ve birey olarak o kadar çok aldandık ki; aldanışlarımızın sayısını doğru söyleyebilmemiz son derece güç. Bu güne değin gerek toplum olarak, gerekse birey olarak defalarca aldatıldık.
Her insan bir kere aldatılabilir. Ancak ahmak (belki de saf) insanlar birden çok aldatılabilir anlamında vecizeler var. Ama insanın kendisini ahmak yada aptal hissetmesi zor şey! Onun için çoğumuzun bu gerçeği kabul edeceğini sanmıyorum. (Onun da kolayı var: eski öğretmenlerin öğrenciye ceza maksadıyla beş defter yaprağı şu cümleyi yaz gibisinden, her aldatılışından sonra söz gelimi 100 defa “ben aptalım, ben salağım” diye yazarsan belki aptal olduğun gerçeğine inanırsın.)
Gelelim aldanışlarımıza...
Yıllardır her önüne gelen bütün manevi değerlerimizi kullanarak toplumu aldattı. Bizi aldattı, peşinden sürükledi. Günahına ortak etti. Bu manevi (moral) değerlerimiz kimi zaman Allah, kimi zaman kutsal kitabımız, kimi zaman Peygamberimiz oldu. Sonra aldanışlardan menfaat temin edenler istismar konularını günün geçer akçesi ne ise çeşitlendirdikçe, çeşitlendirdiler. Toplum nelere hürmet ediyor, kimlere sevgi ve saygı besliyorsa aldatma oyunlarına alet edildi. İstismar aracı yapıldı.
Yıllarca sağcı, solcu, milliyetçi, komünist, sosyalist, kapitalist, liberalist dendi sonu aldanıştı.
Yıllarca Fatih, Yavuz, Alpaslan, Atatürk dendi sonu aldanıştı.
Yıllarca laiklik, Kemalizm, Humanizm dendi sonu aldanıştı.
Vatan, millet, bayrak, yurt, kutsal dava dendi sonu aldanıştı.
Demokrasi, Cumhuriyet, katılımcılık, şeffaflık dendi sonu aldanıştı.
Hürriyet, Adalet, Fazilet, Saadet dendi sonu aldanıştı.
Her geçen gün güçlü ekonomilerin, emperyalist güçlerin kucağına itildik. Memleket yangın ve depremden arta kalan bir görüntüye sahip oldu. Yıllarca ödemeyle bitiremeyeceğimiz borç batağına sürüklendik. Elde avuçta ne varsa satılmaya başlandı. Halen birileri din, iman nutukları atarak ümit dağıtmaya devam ediyor.
İnanan kaldı mı bilmiyorum. Bütün bunlara karşılık kimi entel, kimi sakallı, kimi takkeli yığınla insan bozuk sistemin imkânlarından nemalanmaya, çıkar sağlamaya devam ediyor. Arsızca, utanmazca. Helal haram, hak hukuk nedir düşünmeden istiflemeye devam ediyor. Arsızca, utanmazca.
Öyle olunca genel olarak kötümser düşünmeye devam ediyorum.
Bütün bunlara karşılık bazen ümitlendiğim anlar da oluyor.
Söz gelimi, konuştuğum çoğu insanda olumlu değişikliklere şahit oluyorum.
Artık insanlar karşısındakini inanmayan boş gözlerle dinliyor.
Çünkü artık sağcı-solcu edebiyatını dinleyen, inanan kalmadı.
Yine şu partili, bu partili gibi aldatmacalara pirim veren yok.
Süfli emellerini kutsal dava ambalajıyla sunanlara itibar eden yok.
Bırakınız Türkiye’yi dünyada bile şucu, bucu diye ayırım kalmadı.
Her yerde sadece iyiler veya kötüler var.
İman edenler veya inkâr edenler var.
Kahramanlar veya hainler var.
Namuslular veya namussuzlar var.
Mazlumlar veya zalimler var.
Suçlular veya suçsuzlar var.
Dostlar veya düşmanlar var.
Görüldüğü gibi saflar azaldı.
Sadece iki taraf kaldı.
Onun için herkes kararını versin.
Sahi siz hangi taraftansınız?