Bizim evin kızları... Birbirine benzeyen kendi dünyasında yaşayan, lakaplarıyla özdeşleşmiş, farklı birer hikâye gibi. Her biri ayrı bir kahkaha, ayrı bir âlem.
Bizim evin kızları... Birbirine benzeyen ama her biri kendi dünyasında yaşayan, lakaplarıyla özdeşleşmiş, farklı birer hikâye gibi. Her biri ayrı bir kahkaha, ayrı bir ciddiyet, ayrı bir âlem. Havva Hanım; evin annesi (rahmetli)öyle ciddi ki bazen bir bakışıyla odanın havasını değiştirir. Yüzündeki asık ifade, sessizliği buyur eden bir lider gibi. Ama o ciddiyetin altında, sevgiyle yoğrulmuş kocaman bir yürek var.Muhteşem gurme, Biz kızları ise bu ciddiyetin içinde kahkahayı, neşeyi ve biraz da çocuksuluğu korumaya yemin etmişiz. Ben mi? Ben evin delisi, asi ruhu; neşeyi bulaştırmaya ant içmiş bir enerji kaynağıyım.
Evin en büyüğü, "Hamide ciğim ve İbadet abidesi" lakaplı ablamız... Elinde hiç susmayan tespihi, dudaklarında sürekli bir dua mırıltısıyla evde dolaşır. Sanki cennetten haber taşıyan bir elçi gibi. Onun her sözü bir nasihat, her bakışı bir öğüt gibidir. Geçenlerde, o pek ciddi haliyle bana döndü ve sordu:
"Namaz kılacak mısın kardeşim?"
"Hayır, ablacığım," dedim.
Cevabımı duyunca iç çekti, "Tövbe tövbe," diyerek başını iki yana salladı. O an, sadece bu dünyadaki hâlime üzülmekle kalmadığını, ahiret için de endişelendiğini gördüm. Ah, benim melek kalpli, tatlı ablam...
Bir de biz diğer kız kardeşler varız. Her birimiz lakaplarımızın hakkını veririz ama aramızdaki bağı asla kaybetmeyiz. Genel müdürümüz, en katıksız ve sade karakterimiz. Fikret, bizim "bücürümüz," hep zarif ve şık halleriyle adeta başka bir dünyadan gelmiş gibidir. Ve ben, mahallenin delisi! Sürekli gülen, neşe saçan, topuz, gezenti ve biraz da asi. Evimizin kahkahasıyım, delisiyim.golik,sarı liderler "Zeynep fikret golik 3 lü çete serpil sessiz, haber müdürü."
Dün gece, ablamızın hastalandığını duyduk. O an hepimiz endişenin gölgesinde buluverdik kendimizi. Telefon trafiği başladı, hepimiz birbirimize moral vermek için yarıştık. "Lütfen iyileş ve dön," dedik. Çünkü sensiz olmaz ablacığım. Biz konuşmayı, paylaşmayı, bazen gülerken bazen didişmeyi seven bir aileyiz. Sessizlik bize göre değil, hele ki sen olmadan geçen bir gün düşünülemez bile.
Şimdi ona söz verdim. İyileştiğinde yanına gideceğim. Birlikte yemek yapacağız, uzun uzun konuşacağız. Ona bu dünyanın nasıl değiştiğini, iyinin ve kötünün nasıl birbirine karıştığını anlatacağım. Ama daha çok, onun yüzündeki o hüzünlü ifadeyi silip yerine kahkahalarını geri getireceğim. Çünkü bu evin kadınları, ciddiyeti ve kahkahayı aynı sofrada buluşturmayı çok iyi bilir.
Bu arada ablacığım, sen bana cenneti ve cehennemi anlat, ben de bu dünyanın nasıl kötü yola düştüğünü... Önce biraz kızacaksın, sonra o güzel ela gözlerini kısıp güleceksin. Haklısın, deliyim. Ama ablam, bu dünya zaten senin ciddiyetinle ve benim kahkahalarımla dengede. Hadi, iyileş ve dön artık. Çünkü biz sensiz eksik kalırız...
KIYMET ŞAHİN/2025