23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınız Kutlu Olsun

23 Nisan’ın çocuk bayramı olması düşüncesinin fikir babası Atatürk’tür. TBMM’nin açıldığı 23 Nisan 1920 gününün akşamı, Yunus Nadi, Ruşen Eşref, Hacı Feyzullah Efendi ve Mazhar Müfit Bey’in hazır bulunduğu bu sohbette soruyorlar: “Paşam! Bugün Büyük Millet Meclisi’ni açtık. Bunu bütün milletimize ve İtilaf Devletleri’ne ilan ettik. Fakat bugünün adı ne olsun?”

Atatürk şu cevabı veriyor : “Efendiler! Osmanlı İmparatorluğu, 600 yıl bu milletin kaderine hâkim olmuştur. Bugün Osmanlı İmparatorluğu kısmen dağılmış olmasına rağmen İstanbul’da bir hükümeti mevcuttur. Osmanlı İmparatorluğu’nun yanında, bugün bizim açtığımız meclis çocuk kalır. Onun için, bugünün adına çocuk bayramı diyelim. Bu çocuk büyüsün, kendi zaferini kendisi ilan etsin.” Atatürk’ün bu sembolik “çocuk bayramı” düşüncesi yine bizzat Atatürk’ün hamiliğini yaptığı bir Cumhuriyet kurumu olan Himaye-i Etfal Cemiyeti’nin öncülüğünde zamanla gerçekten bir “Çocuk Bayramı”na dönüşmüştür.

Bunları Tarihçi Sinan Meydan’ın “Panzehir” adlı kitabından okudum. Mutlaka okuyunuz!

23 Nisan’ın milli bayram oluşu tam 100 yıl önce 1921'de resmileşmiştir.

1926'dan itibaren “Çocuk Bayramı” olarak kutlanmıştır. İlk kapsamlı “Çocuk Bayramı” Atatürk'ün himayesinde 1927'de yapılmış 23 Nisanlar, 1929'dan itibaren “Çocuk Haftası” olarak kutlanmıştır...”

Babam Mehmet Bahattin Avar tüm o yıllarda Himaye-i Etfal Cemiyeti’nde beden eğitimi öğretmeni ve çocuk bahçelerinin tanziminden sorumluydu. 1923 itibariyle bu cemiyette çalışmalar yapmış ve bahçeleri kazma kürekle inşa etmekten atlıkarıncaları eliyle yapmaya kadar, folklor grupları kurmak, gösteri grupları oluşturmaktan oyun bahçeleri kurmaya, törenleri hazırlamaya kadar büyük emek harcamıştır. 1975 yılında sonlanan yaşamının her dönemini çocuklara adamıştı.

Cumhuriyetimizi ve milletin ‘HÂKİMİYETİNİ’ ve çocuklarımızı temsil eden bu büyük günde başta ATATÜRK olmak üzere, babama ve bu cumhuriyete kanını canını emeğini katan, bir milleti baştan yaratan tüm atalarımıza minnetlerimi sunuyor, babamın arşivinden fotoğrafları çocuklarımıza armağan ediyorum.

Sinan Meydan’ın genç cumhuriyette çocuklarımız için atılan dev adımları özetleyen cümlelerini de dikkatinize sunuyorum:

“1921'de Ankara'da şehit çocukları başta olmak üzere kimsesiz çocukları korumak için Ankara Himaye-i Etfal Cemiyeti kuruldu.

1921'de çocukların maden ocaklarında çalışması yasaklandı.

1925'te Sıhhiye Vekâleti'nin “çocuk doğum ve bakım evleri” açmasına karar verildi. 1930'a kadar Ankara, Konya, Balıkesir, Adana, Çorum, Malatya, Erzurum ve Kars'ta ‘Doğum ve Çocuk Bakımevi’ açıldı. Bu evlerde 7 yıl içinde 7.025 kadın yatırıldı, 41.483 kadın ayakta tedavi edildi. 1000'e yakın çocuk yatırıldı. Buralarda toplam 88.200 çocuk tedavi gördü.

1925'te engelli çocuklar için İzmir'de 100 yataklı bir okul açıldı.

1926'daki ‘Medeni Kanun’la çocuğun korunmasında devlet güvencesi sağlandı.

1927'de ‘Çocukları Zararlı Yayınlardan Koruma Kanunu’ çıkarıldı.

1929'da Ankara'da Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü kuruldu. Burada 1931'den itibaren aşı üretilmeye başlandı ve 1932'de aşı ve serum ithalinden vazgeçildi. Üstelik komşu ülkelerin aşı ve serum ihtiyacı da Türkiye'den karşılanmaya başlandı. Türkiye bugün aşı ithal ediyor.

1930'da çıkarılan Belediyeler Kanunu'yla belediyelere kimsesiz çocuklara ve fakir ailelerin ikiz çocuklarına para, doktor, ilaç, yeme, içme, giyinme, barınma, eğitim konularında ücretsiz yardım etme; çocuk bahçeleri, oyun ve spor alanları yapma, yetimhaneler, doğum ve emzirme evleri kurup işletme görevi verildi.

1930 Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'nda süt çocuğu muayene ve tedavi evi, doğum evi kurulması, ebe istihdam edilmesi ve anne-çocuk sağlığının korunması konusunda ayrıntılı hükümler yer aldı. Örneğin doğumlar ücretsiz yaptırılacak, annelere doğumdan önce ve sonra üç hafta izin verilecekti. 20 binden fazla nüfusu olan şehir belediyeleri birer ‘Süt Çocuğu Muayene Evi’ açacaktı.

Bugünle kıyaslayınız…

23 Nisan’ınız kutlu olsun!

Banu AVAR

23 Nisan 2021