Mustafa Kemal Atatürk dâhice çarelerini sadece yaşadığı gün için değil, çok sonrası için de formüle etmişti. 1920’de durumu söyle saptıyordu:
Atatürk dâhice çarelerini sadece yaşadığı gün için değil, çok sonrası için de formüle etmişti.
1920’de durumu söyle saptıyordu:
“Batılı devletler, ancak, zayıf ve kararsız hükümetler sayesinde amaçları doğrultusunda
ilerleyecekler, zayıf ve kararsız hükümetler, dış baskılara boyun eğerek, iç kuvvetlerin
gelişmesini kısıtladıkları gibi, kamuoyunu da devamlı surette korku ve endişe içinde
tutarak, resmi ya da gayrı resmi kararların alınmasına engel olacaklardır.”
Ocak 1920’de bugünü tarif ediyordu!
Düşman devletlerin özellikle İstanbul’da işbirlikçi zevat vasıtasıyla, yanlış telkinlerle halkın yönlendireceğini, Türkiye’nin içeriden kuşatılacağını ve son aşamada, milli güçlerin geniş çapta tutuklamalara uğrayacağını, susturulacaklarını ve ‘idam hükmü taşıyan barış şartlarının tebliğ edileceğini’ söylemişti.
İşte bu koşullarda halkın örgütlenmesi, makûs talihine karşı “Yeter!” demesi için harekete geçilmişti:
Hareketin ilkeleri, 6 ay önce, Haziran 1919’da Amasya Genelgesi’nde kâğıda dökülmüştü:
İşte 102 yıl önceden kurtuluşun şifreleri… Durumun doğru tespiti ve çözüm!
1- Yurdun bütünlüğü, ulusun bağımsızlığı tehlikededir.
2- İstanbul'daki hükümet, üzerine aldığı sorumluluğun gereklerini yerine getirememektedir. Bu durum ulusumuzu yok olmuş gibi gösteriyor.
3- Ulusun bağımsızlığını yine ulusun azim ve kararı kurtaracaktır.
4- Ulusun durumunu ve davranışını göz önünde tutmak ve haklarını dile getirip bütün dünyaya duyurmak için her türlü etkiden ve denetimden kurtulmuş ulusal bir kurulun varlığı çok gereklidir.
5-Anadolu'nun her yönden en güvenli yeri olan Sivas'ta ulusal bir kongrenin tezelden toplanması kararlaştırılmıştır.
6- Bunun için bütün illerin her sancağından, halkın güvenini kazanmış üç delegenin olabildiğince çabuk yetişmek üzere hemen yola çıkarılması gerekmektedir.
7- Herhangi bir kötü durumla karşılaşılabileceği düşünülerek bu iş, ulusal bir sır gibi tutulmalı ve delegeler gereken yerlere kimliklerini gizleyerek gelmelidirler.
Böylece ulusal mücadelenin işaret fişeği çakılmıştır.
3 ay sonra Eylül 1919'da Sivas Kongresi toplanmış, milli güçler ve milli iradenin hakim kılınacağı ilan edilmiştir. Manda ve himayenin kabul olunamayacağıve himayenin kabul olunamayacağı tüm dünyaya ilan edilmiş milli Kurtuluş hareketinin parolası belirlenmiştir:
Ya istiklal, ya ölüm!