"Şadırvan Sohbetleri"nden "Yürek Kıraathanesi"ne...
"YENİ EDEBİYAT YAPRAĞI" SERÜVENİ...
Kitap ve Kültür Fuarları bir yazar, bir şair, bir okur, bir yayıncı, bir dergi için elbette çok önemlidir. Ama kültürün, insanın ve kitabın bir araya geldiği fuarları/organizasyonları, şehirleri asıl önemli kılan insanların muhabbet dolu yürekleri ile ölümsüz anlara, ömürlük hatıralara imza atmalarıdır.
İçilen bir çayın yanında, üflenen bir neyi dinlerken, bir çocuğun yazara karşı duyduğu heyecanını yatıştırmaya çalışırken, bir genç grubunun o kocaman yürekleri ile dergi çıkarma ideallerini anlatışlarında kaybolurken, otuz yıllık aile dostunuzun (kardeşinizin, anne yarınızın) yorgun bir günün sonunda, sanki dün ayrılmış gibi, yıllarca görmediği sizi, akşam yemeğe çağırdığına şahit olunca, bambaşka bir oluşumda yürek şuuru içinde "KARDEŞLİK ÇAĞRISI" ile birlikte olduğunuz, kenetlendiğiniz ama az sonra ilk defa yüz yüze tanışacağınız kardeşinizin heyecanı sizi sarınca, aslında, hayatı hep yeniden okur; hayatları paylaşırsınız yüreğin tam orta yerinden...
Edebî sohbetler, edepli sohbetler olur... Bir duayenin ilk anda anlamadığınız kısacık bir cümleye ömürlük nükteyi yerleştirmesine mi, sizin on kere de hayata gelseniz çıkaramayacağınız bir dersi, iki kelimeye sığdırışına mı hayretler içinde kalırsınız. Ya da "eh işte böylesi bir organizasyona öylesine gelmiş" diye düşündüğünüz bir çocuktan, bir gençten, bir ihtiyar delikanlıdan size bir çırpıda ordinaryüslük payesi bahşeden bir hikmetli sözüne vurulur da ve o gönüle hiç kopmamacasına mı bağlanıverirsiniz, bu kadar kavi ve bu kadar çabuk... Siz Üstadınızı arayacakken, tatlı telaşınızla unutuverdiğinizi anlayan gani gönüllü duayenin sizi telefonla aradığı ana erişince sevinçten mi, onurdan mı, mahçubiyetten mi, asıl sebep nedendir bilinmez, gözünüz yaş ile dolar... Kendisi gelemese de kızını, gelinini, yeğenini gönderen, şehirler arası yürek köprüleri kuran mert yürekler karşısında muhabbet ve hürmetle eğilirsiniz.
Bir derginin, bir terzinin, bir annenin, bir garibin, bir yetimin hikayesini dinlersiniz, billur yüreklerden... ve o dem; sanırsınız ki ŞADIRVAN SOHBETİndesiniz... Ya da "Ak saçlı Kartal"ın başında "Pamuk Kale"desiniz... Hatta ve hatta cansız bir mankeni bile şiir dili ile konuşturan o hakiki şaire yürekleri birbirine iğne ardı ile ama ipek hassasiyeti ile diktiği için şükran ve hayranlık duyarsınız.
Bir yayıncı tanırsınız; şu hayatta, yüreğini meçhul kahramanları, yiğit yürekleri, insanlık abidelerini kahramanca ve tüccar kafasını hiç akla getirmeden ölümsüz eserlere dönüştürme sevdalısı. "Cağaloğlu"na kadar uzanırsınız, bir anda... Gençler görürsünüz; otuz yıllık hocasına vefalı ya da "mülakatları" ile tarihe, kültüre, dile, insana yürekli ve sağlam kementler atan... Gençler, genç yürekler bulursunuz; hayalleri vardır sizin asla hayal edemeyeceğiniz, "Raptiye" diye bir genç soluklu dergi ile bize gençlik aşısı yapan...
Dostlar vardır; "senede bir gün dahi olsa" bir araya gelen dost yürekler... Binlerce yıllık gani yürekli sohbeti üç dakikaya ve sonsuz samimiyete sığdıran, mahirler... "İNCİLER" dizmiştir samimi yüreği ile bir hanım arkadaşınız; yürek kadar gülüşü ile yüreğinize. Filozof, ressam, münekkit, neyzen, ağabey, kardeş, öğrenci, abla, teyzedir aynı zamanda edebiyata gönül veren edep erleri... "Yemeni" dahi yapmaya hevesli; buram buram "biz"kokan...
Yüreğinizi sizden önce okurlar ve hayatı ilmik ilmik dokurlar. Bir de bakmışsınız Şadırvan Sohbetiniz, Yürek Kıraathanesinde daha da büyümüş YÜREK KADAR... ve KAHRAMANMAR- AŞK-LA...
Ne saadet! Yüreğim her bir yüreğe teker teker müteşekkir...
, İnİncici
Bahaettin Karakoç, İnci Okumuş, Ali Haydar Tug, Abdurrahman Adıyan, Mehmet Ali Abakay, Hüseyin Gök, Osman Tuğrul Tuğ, Metin Acıpayam, Mehmet Mortaş, Mehmet Gemci, Siyami Boylu, Yasin Mortaş, Sait Köşk, Handan Sarı, Mikail Çankaya, Serap Uysal, Medine Özkan
Ranâ İSLAM DEĞİRMENCİ