Sabah kahvaltısında fırına biber götürüp pişirtilmeleri, biberleri de sıcak pidelerin üzerine koyup getirmeleri benim çok hoşuma giderdi.
Bu yazıyı 2016 yılında yayınlamıştım. Tekrar yayınlamak istiyorum Recep Şahin abiyle Adıyaman'da on yıll dostluk arkadaşlık yaptık. merhabamız devam ediyor. O mümin ve merhametli bir kalbin sahibi, mazlum coğrafyanın dostu. Adıyaman'a gitmeden önce Malatya'dan Ramazan Keskin hocanın selamı ile yanına gitmiştim. Şimdi onun onbeş yıl önce birlikte kaldığımız Adıyaman hakkında verdiği bilgiyi ve yayınladığım yazıyı tekrar paylaşıyorum.
'Adıyaman’da görev yapmış çok sayıda Adıyamanlı ile merhabam devam ediyor. Ve anılarını dinliyorum. Bunlardan biri de yirmi yılını Adıyaman’a vermiş olan Recep Şahin. Recep Bey yakın dostum ve arkadaşımdır. İslami duyarlılığa sahip bir mümindir. Emekli olduktan sonra Samsun’a yerleştiMalatya Nida sohbetlerine onunla, iki üç defa gittiğimiz oldu. Usta bir sürücüdür. İkibin yılında Adıyaman’a ve Malatya’ya Ocak ayında müthiş bir kar yağmıştı zincirsiz bir taksiyle hiçbir olumsuzluk yaşamadan Malatya’ya intikal ettik. Şimdi köşemi Recep Bey’in Adıyaman intibalarına bırakıyorum:
“1985 yılında Adıyaman’a geldim. Şehirden köye geçiş yılları. Evlerin ikinci katlarına içme suyu çıkmıyordu. Evlerin önünde kuyular vardı ve bu kuyulardan evlere su alınırdı. Yakacak kömür bulmak bir dert. Sadece belediye getirirdi kömürü ona da aylar önceden yazılmış olmak gerekirdi.
Kalenin güneyinde hiç apartman yoktu. Yine kaleye çıkıp Adıyaman’a bakınca kerpiç evlerin üstü harman yeri gibi görünürdü. Bugün kuyumcuların bulunduğu cadde üzerindeki dükkanların yerlerinde üzerleri hasırla kaplı dükkanlar vardı. Sayın Mehmet Erdem Beyin belediye başkanlığı döneminde o dükkanlar yıkıldı yerine bugün ki şeklinde olan dükkanlar halkın hizmetine sunuldu.
Tekel İlköğretim okulunun yerinde ve o bölge üzüm bağları ve kavak ağaçlarıyla doluydu. Marul tarlaları çok yaygındı. Alitaşı camii’nin etrafı boş marul tarlasından geçilmezdi. Daha sonra oralar Adıyaman’ın en gözde yerleşim yerleri haline geldi.
Adıyaman’ın geleneksel yapısından İslami yapıya dönüşünde cemaatlerin katkıları çok olmuştur. Ali Koçak Hoca’nın, Abdulkadir Gözleyici, Abdulkadir Kırmızı, Hüseyin Kartal ve şimdi adını hatırlayamadığım birçok hoca ve ilahiyatçı hocaların da önemli katkıları olmuştur. Bu arada Beşir, Çağrı, Fecir ve Öğrenci kitapevlerinin de faaliyetlerini anmamız gerekir.
Yine 1985’li yıllarda Özal’ın etkisi ile herkes ekonomi konuşurdu. Ev kiraları artık aşırı derecede yükselmiş petrolcülere ve polislere evler daha pahalı kiraya verilmeye başlamıştır. Hatta birçok esnaf bile petrolcülere siz çok para alıyorsunuz diye daha fazla parayla mal satmak isterdi.
Adıyaman’ın kadınlarında geleneksel bir çarşaf giyimi vardı. Evlerinin balkonunda başı ve kolları açık olan kadınlar, komşuya ve eş dost ziyaretlerine gidişte çarşaf giyerlerdi. Çarşaf giymeyen kadınlar komşuları ve yakın çevresi tarafından çarşaf giymediği için ayıplanırdı.
Adıyaman’la ilgili unutulmayacak güzelliklerden biri de mahalle arasındaki ekmek fırınlarıdır. O fırınlar evlerden ve iş yerlerinden gelen her türlü yemeği pişirirler ama pişirme parası almadan sadece ekmek aldıklarının parasıyla müşterilerine ikram ederler.
Adıyamanlıların sabah kahvaltısında fırına biber götürüp pişirttirmeleri ve pişen biberleri de sıcak pidelerin üzerine koyup getirmeleri benim çok hoşuma giderdi.
Bir güzel hasletleri de taziyeleridir. Taziyelerdeki ziyaretlerden dolayı Adıyamanlılar ayda en az bir sefer birbirlerini görürler ve insanların çoğu birbirini tanır. Bazen konuşurken derler ki Adıyaman küçük yer herkes birbirini tanıyor. Bence küçüklüğünden değil bu taziyelerden dolayı görüşmeler insanları birbirine tanıştırmaktadır. Yabancıya karşı iyidirler. Yabancıları severler ve onlara yardımcı olmaya gayret ederler.