- Şu Sosyal Medya ile ilgili kıymetli bir Yazar dostun paylaşımına yorumumdu. Pay edelim herkese dedim.- Rana İSLAM DEĞİRMENCİ
'2009 yılıydı. Yıllardır Anadolu Seyyahı olan ben, sülalemin kalesi ve Anadolu'nun kalbi Ankara'ya nihayet gelmiştim. Başkente gelmeyi yılların özlemi ile, hatta içimdeki bir menzil ile hem çok kuvvetli istemiş hem de gelirken bir o kadar da 'metropol insanı yutar mı, insanlığı ezer mi acep' tereddütü ile biraz da korkmuştum açıkçası.
Taşra şehrimden buraya gelirken lise öğrencilerim bana face sayfası açmak isteyince onları dakikalarca azarlamış; 'Hani, ben size yıllardır ne dedim derste? Sohbet, edin, ziyaret edin, mektup yazın, telefonla hatır sorun. Ne o? Mesajmış, sayfaymış, internetmiş? Hiç beni dinlememişsiniz!' Gülmüşlerdi bana, saygıyla gençlerim ama cesurca da 'Hocam size sayfa açalım, haberleşiriz sizinle, iyi olur' diye de ısrarla demişlerdi.
Onları kırmadım sayfayı açtık ama 2011'e kadar doğru düzgün de bu sayfalara bakmadım. Çünkü uzaktan da olsa kulağıma çalınana göre 'bu sanal dünyaya, sosyal medyaya çoğu kimse iyi bakmıyordu ya da sanki hakiki dünyayı bilmeyenlerin, hakiki dünyadan kaçanların kör dövüşü içindeydi bu yerler'. Fakat yine öğrencilerim peşimi bırakmadı ve iki yıl sonra bana 'Tasavvuf Sayfası açtık Hocam, lütfen yorumlarınızı, şiirlerinizi eksik etmeyin' dediler. Beni can evimden vurmuşlardı: Tasavvuf, ben, şiir ve öğrenciler... Yine korka korka bir iki, bir iki yorum yaptım, şiirlerimi ekledim.
Ve bir gün, hiç ummadığım bir şey oldu. Siz dostlar gibi -hâlâ da dost bir şairdir- bir dost; 'Hocam ben şair-yazar birliğindeyim, yazdıklarınız etkili, gelin tanışalım' dedi. Böyle nice tanışmalarım oldu; hayatın her kesitinden 'insan mı insan', 'adam mı adam' birçok insanla.
2011 ortasında şunu anladım: Sanal sayfa, sanal medya, sanal sosyal hayat falan yok. 'İnsan' var. Ve insan, hayatın her alanında sadece 'kendisi ne ise onu gösterir.' İşte o günden beri benim sayfam eğitim-proje-edebiyat sayfasıdır. Hep bunu yansıttım. Tabii ki eğitimde de, projede de, edebiyatta da, siyasette de, sosyal hayatta da, tasavvufta da ana merkez 'insandır.'
Ben inanıyorum ki bu sosyal medyayı da 'adam gibi adam' hale getirecekler / getirenler 'adam gibi adam olan yürekli insanlar'dır. Ve bu insanlar, buralarda da kalmalı, tüm insanlığa insanlık dersleri, örnekleri sergilemelidir. Gerçek hayatta olduğu gibi buralarda da iyiler, delikanlılar gibi kötüler ve fırıldaklar, hesabiler, maskeliler olacaktır. Lakin hayatın her alanında güzel, doğru ve mert eninde sonunda kötü ve çirkine galebe çalmıştır. Çalacaktır, çalmalıdır.
Ayrıca, 'bizi başkalarının ne sandığı önemsizdir'; bizim kendimizi ne bildiğimiz, ne bildirdiğimiz; hangi yolda nasıl duruş sergilediğimiz esastır. Yani sanal hayatta da (ki sanal hayat yoktur, burası da hayatın ayan beyan, saklanılamayan bir yansımasıdır.) hakiki hayatta da kalp(sahte) yürekle has yürek herkese, her şeye rağmen apaçık ortadadır.
Son söz: Toplumu her arenada eğiten yürekli ve edepli olan mütefekkirler, ediplerdir. Mücahade ve mücadele edebilecekler de en başta onlardır... Kötüden de zaten, ne örnek ne model olur... Saygılarımla. Rana İSLAM DEĞİRMENCİ'