Öyle eczane, doktor bilmezdik. Dişimizi yorgan ipliğine bağlar, hunharca operasyon yapardık. Bir de gemici düğümüyle karın ağrısı! Bol şekerli ılık su içerdik.
Sandıklarda beyaz sabun kokuları mis gibi yayılır hala, o benim vazgeçilmezim, nostaljik ezgim!
Öyle nöbetçi eczane, doktor bilmezdik. Dişimizi yorgan ipliğine bağlar, hunharca operasyon yapardık. Bir de gemici düğümüyle karın ağrısı! Bol şekerli ılık su içerdik. Siz "kant" diyorsunuz, bal gibi su işte! Kesmedi mi? Bardak içine ekmek, üzerine kibrit… Cosss! Sanki kibritle tutuştu bütün bedenim, korku sarardı beni.
Arı sokunca önce çamur, çelik kaşık... Bir de zehirlenme olursa, yoğurda sarımsak ekleyip yerdik. Yemezsen Azrail başında biterdi! Bir de rahmetli annem, babaannem, halam… Ailenin profesör doktorları! Okudukları okul: ezelden beri bilge bilgilerin ekolü. Üst düzey prof. fitalog ve botanikçileri! Hem de ciddi ciddi yaparlardı o işleri. Doktor korkumuz hep onlardan ötürü. Daha ebelik ve nisaiye bilgilerine girmeyeceğim bile.
Bir de tiken (diken), onların deyimiyle itinayla operasyonla çıkarılırdı. Hatta keneye bizde "sakırtlak" derlerdi. Onlar bizimkilerin bilgi alanındaydı. Bir de gözleri ultrasondur: Karnına bakar, "Oğlan bu" ya da "Kız, düşmüş aşağı, 10 gün sonra doğar" derlerdi.
Bizim bilim kadınlarımız bir de gözleriyle fiziksel dedikodu yaparlardı. Öyle bir bakarlardı ki sen utanırsın! “Acaba ben çıplak mıyım?” diye düşünürsün. Bir de "Namaz kılıyor musun?" derler, "İnşallah nasip olur." Dinde ısrar yok ya, yarım saat geçmez. "Olsun, kılarsın inşallah." Yine: "Ah kızım, ya borç?" Kalkıp abdestsiz kılacağım geliyor.
Ama yeni nesil koçlar... Bizimkiler yaşasa meydan bunlara kalmazdı. Yaşam koçları, aura bilginleri, enerji hocaları, fitaloglar, astrologlar... Ne oluyor, nerelere gidiyoruz? Enerji verirken sizi dinlerken olanı da alıyorsunuz.
İnternetin başından kalkmazsan boğulursun. Yalan yanlış ne varsa okursun, arada saat gibi doğrulara denk gelirsin. Bir de bilim, uzay, meteorlar, retrolar... Bunların ritmik hareketleri, sayıların sırları... Sayıklayıp ritüelleri uygula, zengin bile oluyorsun! Çalışmayın boşuna! Umutlar mı çoğaldı, dijital tacirler mi?
Ne güzeldik okul ansiklopedisi, dergiler, mecmualar… İnternetsiz. Yakar top, körebe, isim-şehir oynadığımız günlerdi. Dünya değişti, sanırım içimdeki kız hala direniyor.
Kıymet Şahin
07 Ekim 2022, 22:01