Çalışmak ve üretmek her yaşta güzeldir. Yeter ki  hayata tutunun. Güç umudun içindedir sizi bekler, siz sahip çıktıkça da o şaha kalkar. 

Yaşlanmak, köşeye çekilmek değil. Kazanılmış tüm tecrübeleri hayata geçirmek ve çevremize de faydalı olabilmektir. Topluma faydalı olabilmek mutluluk ve verilecek sadakadır. 

Her bireyin yeteneği, bilgisi farklıdır. Bencilliği yok etmeli, hayata dört elle sarılmalıyız, gücümüzün yettiğince yapabileceğimiz işi en iyi, en güzelini yapmalı ve çevremize de ışık saçarak örnek olmalıyız. Yoksa ye, iç, yat...Her canlı bunu zaten yapar. Biz insanoğluna bu asla yakışmaz.  İşte aşağıdaki alıntı yazıyı okuyunca yüreğim burkuldu...

Büyük dehalar ömrünün son anına kadar hep çalışarak bizlere örnek olmuşlar. Köşeye çekilip ölümü beklemeden son ana kadar çalışmak, üretmek, faydalı olmak ve örnek olabilmek ne mutlu değil mi? 

Zaman su misali akıp gider asla durdurulamaz. Boşa harcanan zamanın hesabı Yaratan'a verilecektir. Topluma faydalı yaptığımız her iş iki dünyada da bize fayda sağlayacaktır. İslamiyette ne yasaksa o zararımızadır.

 Boşu boşuna yasak yoktur. Boş şeylere zaman harcamak da akıl işi değil. Getirisi yok götürüsü çoktur. 

Büyüklük, asillik ve güzellik az hatayla bize emanet ömrü kendimize, ailemize ve tüm topluma faydalı alabilmektir. Enerjimizi kontrol altına almalı, boş işlerle uğraşmayalım. 

Tembellik, bencillik, öfke, kin, kıskançlık, dedikodu, iftira... işte bu duyguları kördüğüm yapıp kör kuyulara atanlara ne mutlu. Hem çabuk yıpranmazlar hem de heybeye günah doldurmazlar. 

Kötü tüm duygular, bedene ve ruha zarar verir. Hayattaki tüm güzellikleri kapatır, huzuru yok eder. Kişi zamanla tek başına kalır. Tüm sevdiklerini bile kaybeder. 

Yüreği hep sevgiyle beslemek, kusuru görmemek, hoş görülü olmak, çalışmak ve başarmak her yaşta gücü ölçüsünde çalışmak insanoğluna yakışır...

Fatma Özger Bilgiç


"Mimar Sinan, Süleymaniye camisini bitirdiğinde 70 yaşını geçmişti. 

Selimiye camisini tamamladığında ise 86 olmuştu.

Galileo, ayın günlük ve aylık çizimlerini yaparken 73 yaşındaydı.

Charlie Chaplin, 76 yaşında film yönetmenliği yaparak hâlâ işinin başındaydı.

Goethe, en büyük eseri Faust’u ölümünden bir yıl önce, yani 82 yaşında bitirmişti.

Nobel ödüllü Alman doktor Albert Schweitzer 88 yaşına rağmen Afrika hastanelerinde durmaksızın çalışarak ameliyat yapıyordu.

Ressam Titian 99 yaşında hayata gözlerini yumdu. “Lepanto Savaşı” adlı ünlü tablosunu ölümünden bir yıl önce tamamladı.

Dört defa İngiltere başbakanı seçilen Gladstone, son kez göreve geldiğinde yaşı 83’du.

Kristof Kolomb Amerika’yı keşfe çıktığı ilk yolculuğunda 50 yaşını çoktan aşmış durumdaydı.

Pasteur kuduz asısını bulduğunda 60 yaşındaydı.

Gençlik hayatın belli bir çağı ile ilgili değildir.

İnsan, kendine olan güveni derecesinde genç, şüphesi derecesinde yaşlıdır.

Cesareti derecesinde genç, korkuları derecesinde yaşlıdır.

Ümitleri derecesinde genç, ümitsizliği derecesinde yaşlıdır.

Hiç kimse fazla yaşamış olmakla ihtiyarlamaz.

 İnsanları ihtiyarlatan, ideallerinin gömülmesidir. 

Seneler cildi buruşturabilir. 

Fakat heyecanların teslim edilmesi ruhu buruşturur.

 İnsanlar yaşadıkça yaşlandıklarını sanırlar, halbuki yaşamadıkça yaşlanırlar.

İnsan ihtiyar olmaya karar verdiği gün ihtiyardır.

Güzelliği görme yeteneğini kaybetmeyen asla yaşlanmaz.

Yaşlanmak bir dağa tırmanmak gibidir. Çıktıkça yorgunluğunuz artar. 

Nefesiniz daralır ama görüş alanınız genişler.

“Beynimiz yeni tecrübeler keşfettiği sürece insan genç sayılır.”**Alıntı*