Her gün, üçüncü sınıf olayları duymak hepimizi şaşırtıyor. Haberler bir felaket bu kadar kötüleştiğimizi görmek, insanın ruhunu etkilenmemek mümkün değil...

"Yinede umudum bitmeyecek güzel yarınlara"

NE HALDEYİZ, NEREYE GİDİYORUZ?

Ne ara bu kadar kötü olduk? Nereye gidiyoruz? Her gün, kara haberlerin ve üçüncü sınıf olayları duymak hepimizi şaşırtıyor ve yoruyor. Haberler bir felaket bu kadar kötüleştiğimizi görmek, insanın ruhunu yoruyor ve etkilenmemek mümkün değil...

Yaşadığımız sorunlar, sadece bireysel veya kısa vadeli etkilerle sınırlı değil; toplumun tüm katmanlarını derinden sarsan yapısal krizlere dönüşmüş durumda. Adaletin zayıflaması, hukukun üstünlüğü ilkesinin hiçe sayılmasıyla birlikte, güçlü olanın istediğini elde ettiği bir sistem yaratıyor. Adaletsizlik sadece mahkeme salonlarında değil, hayatın her alanında kendini gösteriyor. Eğitimdeki eksiklikler ise, geleceğin teminatı olan gençlerin eleştirel düşünme ve özgüven sahibi bireyler olarak yetişmesini engelliyor. Bilgisizlik, önyargılar ve dogmalarla beslenen bu döngü, toplumu daha da geriye götürüyor.

Yoksulluk ve gelir adaletsizliği de bir başka vahim başlık. Temel yaşam ihtiyaçlarına ulaşamayan geniş kesimler, eğitim ve sağlık gibi temel hizmetlerden mahrum kalıyor. Bu durum, toplumsal çatışmaları, güvensizliği ve umutsuzluğu körüklüyor. İnsanlar daha da sıkışmış hissediyor ve geleceğe dair umutlarını kaybediyor. Yoksulluk, artık sadece ekonomik bir mesele değil; toplumsal düzenin tüm yapı taşlarını tehdit eden bir kırılma noktasına dönüşmüş durumda.

Bu vahim gidişat bizi bir yol ayrımına getirdi. Eğer toplumsal farkındalık artırılmaz, adalet, eğitim ve sosyal eşitlik gibi konularda reformlar yapılmazsa, bu çöküş daha da derinleşecek. Ancak, umudu kaybetmemek gerekiyor. Tarih boyunca toplumlar, bu tür zorlu süreçlerden daha güçlü çıkmayı başardılar. Bu kez de çözüm, bir araya gelmekte, sesimizi yükseltmekte ve sistematik olarak değişim talep etmekte yatıyor.

Bugün yaşadığımız çalkantılar, insanlık onurunu hiçe sayan bir düzenin sonuçlarıdır. Bu düzenin değişmesi için herkesin daha fazla dayanışma içinde olması, bilgiye,ehliyete liyakata ve hukukun üstünlüğüne ve güzel ahlaka dayalı bir toplumu yeniden inşa edilmesi gerekiyor. Aksi halde, karanlık bir döneme doğru daha da sürükleneceğiz.

Kıymet Şahin/Ekim

2024