Allah Kuran’da en mükemmel yaratığım insandır. Diğer canlılardan farklı olarak insanlara, okuması, araştırması, sorması, sorgulaması, kendisi ve diğer insanlar için doğru ve faydalı olanı yapması için farklı beyin verdim diyor.
Kuran İkra (oku) diye başlıyor. Allah, Müslümanlığın öğretisi gönderdiği Kuran’da İnsanlara okuyun, öğrenin. Yaptığınız işi anlayarak ve bilerek, inanlara fayda sağlayacak işler yapın. İnsanlar arasında ayırım yapmayın, eşit ve adil davranın, birbirinizi sevin ve saygı duyun diyor.
Müslümanlığın diğer dinlerden farkı ve üstünlüğü, okumayı, akla, bilgiye ve istişareye, dayalı yönetilmeyi, insanlara eşit ve adil davranılmasını öngörmesidir.
Allah’ın Kuran ayetlerini gönderdiği, Kuran ayetlerini insanlara anlatmasını ve öğretmesini, hal ve davranışlarıyla, yönetim anlayışıyla, uygulamalarıyla, Müslümanlara örnek olmasını istediği,
Peygamberimiz Muhammet Mustafa, Müslümanları yönetirken kararları, tek başına almadı. İstişare kurulu oluşturdu. Kararlarını istişare yaparak, çoğulcu ve katılımcı bir anlayışla ortak akla dayalı olarak aldı ve yönetti.
Bir kişinin tek başına aldığı kararla ülkeyi yönetmesi, Kuran’a, Peygamber efendimizin yönetin anlayışına uygun olmadığı gibi, demokratik bir yönetim anlayışı da değildir.
Türkiye, nüfusunun yüzde 99’üMüslüman olan bir ülkedir. Tarikat üyesi olan partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti’ni: “Tek başına aldığı kararlarla, bir söylediğinin ertesi gün tersini söyleyerek, bir yaptığının ertesi gün tersini yaparak, tarikatlarla birlikte aldanarak ve aldatılarak yönetiyor.”
Kuran’ı Müslümanlığın öğretisi olarak kabul eden, Allah’ın Kuran’ı gönderdiği Peygamber efendimiz Muhammet Mustafa’nın yaşamını, istişareye ve ortak akla dayanan yönetim anlayışını benimseyen ve örnek gösteren Müslüman Türk halkı, Allah’ın kendilerine verdiği beyin doğru kullanmıyorlar. Okumuyorlar, araştırmıyorlar, sormuyorlar, sorgulamıyorlar, Kuran’ın emirlerine uygun davranmıyorlar.
Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, ülkeyi tek başına aldığı kararlarla keyfine göre yönetmesini, “yüzde 99’ü Müslüman olan toplumu, inanalar, inanmayanlar, benden olanlar, benden olmayanlar, Sünniler Aleviler, Türkler Kürtler diye ayırmasını ve bölmesini, yaptırdığı saraylarda lüks ve şatafat içinde yaşamasını, kendisi ve çevresi zenginleşirken, halkın ve ülkenin yoksullaşmasını” sorun yapmıyorlar ve onaylıyorlar.
Kuran’da Allah’la kul arasında aracı yoktur. Din adına kural kayan, Allah’ı ve dini kullanarak çıkar ve güç sağlayan tarikatlar, Kuran’da yer almayan, Kuran dışı olan yapılardır.
Hem Müslüman olduğunu söyleyip hem de Kuran’da yer almayan tarikat şeyhlerinin din adına koydukları kuralları benimsemek, tarikat şeyhlere müritlik yapmak ve şeyhlere tapmak, Allah’ın verdiği beyni amacına uygun kullanmamak, Kuran’a göre yaşamamaktır.
Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 57 İslam ülkesinin halkı:
Kuran’ın emirlerine uygun hareket etmedikleri,
Allah’ın kendilerine verdiği beyni, amacına uygun kullanmadıkları,
Okumadıkları, hak ve sorumluluklarının bilincinde olmadıkları,
Ülkeler, aklın ve bilimin öngörüsünde, istişare (katılımcı ve çoğulcu bir anlayışla) yapılarak, ortak akla dayalı yönetilmesini sağlamadıkları,
Müslüman ülkeler, Kuran dışı yapılar olan tarikatlar tarafından yönetildikleri,
Bağımlılık kültürü ve öğretilmiş ezberlerle hareket ederek, tarikat şeyhinin söylediklerinin ve yaptıklarının doğruluğunu ve yanlışlığını sorgulamadan onayladıkları için İslam ülkeleri,
Üzerine oturdukları coğrafyalarının kendilerine sunduğu yer altı ve yer üstü zenginliklerine rağmen kalkınamıyorlar, gelişemiyorlar ve zenginleşemiyorlar.
Sorunlarını çözemiyorlar. Barış ve huzura kavuşamıyorlar.
Halkı:
Allah’ın verdiği beyni amacına uygun kullanan,
Okuyan, araştıran, soran sorgulayan, hak ve sorumluluğunun bilincinde olan,
Aklın ve bilimin öngörüsünde, çoğulcu ve katılımcı bir anlayışla ortak akla dayalı yönetilen,
Bütçelerinde eğitime yeterli kaynağı ayıran,
Eğitim, bilim ve teknolojide gelişmiş olan ülkelerin,
İleri teknolojiye dayalı zenginlik yaratan üretim yapan ülkelerin,
Siyasi nüfuzu, ekonomik sömürüsü altında yaşıyorlar.