1965 seçimleri öncesi, Suat Hayri Ürgüplü’nün başbakanlığı döneminde 13.07.1965 tarihli, 648 sayılı Siyasi Partiler Yasası çıkarıldı.

Yasanın 5., 30. ve 31. maddesiyle partilerin organları tanımlandı.

Seçimlere katılan partilerin milletvekili adaylarını, seçim çevrelerinde, parti seçmen kütüğüne kayıtlı bulunan bütün parti üyelerinin katılabilecekleri bir önseçimle belirleme zorunluluğu getirildi.  

Merkez yoklaması ile belirlenecek milletvekili aday sayısı, toplam aday sayısının yüzde 5’i ile sınırlandırıldı.

DARBECİLER BİLE YAPMADI

Milletvekili adaylarının illerinde partiye kayıtlı üyelerin önseçimle belirlenmesi, gücünü halktan alarak siyaset yapılması zorunluluğu ile siyasi partilerde, lider merkezli işleyişe son verildi.   Siyasetin yapılanma ve işleyişine, örgüt merkezli yapılanma ve işleyiş getirildi.

Siyasetin yapılanma ve işleyişi yasal güvenceye kavuşturuldu.

Böylece 1965-1980 arasında örgüt merkezli siyaset yapıldı. Partilerin,1965, 1969, 1973 ve 1977 seçimlerindeki milletvekili adaylarının %95’i, illerinde partiye kayıtlı üyelerin seçtiği delegeler yoluyla, önseçimle belirlendi Gücünü halktan alarak siyaset yapıldı.

12 Eylül 1980 tarihinde darbe ile yönetime el koyan askerler yeni bir anayasa yaptı. Yeni anayasa, 8 Ekim 1982 tarihinde halkın oyuna sunuldu. Kabul edildi ve yürürlüğe girdi.

Darbeci askerlerin yönetiminde, 22.04.1983 tarihli ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu çıkarıldı. Siyasetin ve siyasi partilerin yapılanma ve işleyişi yeniden düzenlendi.   Milletvekili adaylarının belirlenmesi, yasanın 37. maddesi ile düzenlendi. 648 sayılı Siyasi Partiler Yasası ile getirilen, milletvekili adaylarının, seçimlere katılan partilerin seçim çevrelerinde, parti seçmen kütüğüne kayıtlı bulunan bütün parti üyelerinin katılabilecekleri bir önseçimle belirlenmesi usulü ve kuralı aynen korundu.

Antidemokratik uygulamaları yöneten darbeci generallerin, belki de tek demokratik uygulaması, 1980 öncesinde olduğu gibi milletvekili adaylarının önseçimle halk tarafından belirlenmesi, gücünü halktan alarak bir siyaset yapılması kuralını olduğu gibi benimsemeleridir.

SİYASET HALKTAN KOPARILIYOR

6 Kasım 1983 tarihinde seçimler yapıldı. Seçimlerde, Nakşi tarikatının İsmailağa cemaati mensubu olan, tarikat kültürü ile yetişen Turgut Özal’ın genel başkanı olduğu Anavatan Partisi tek başına iktidara geldi.

Başbakan Turgut Özal, siyasetin yapılanma ve işleyişini, benimsediği kültüre uygun biçimde, genel başkanın tek başına aldığı kararlarla yönetilen lider merkezli bir yapıya dönüştürmeye karar verdi. 

Özal’ın isteği ile yeni bir siyasi partiler kanunu taslağı hazırlandı. Kanun taslağı, 28 Mart 1986 tarihinde Meclis’te görüşüldü ve kabul edildi.

LİDER ODAKLI SİYASET

28 Mart 1986 tarih ve 3270 sayılı Siyasi Partiler Kanunu ile 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun milletvekili adaylarının belirlenmesini düzenleyen 37. maddesi değiştirildi.

Siyasi partiler, milletvekilliği genel veya ara seçimlerinde, “Adaylık için müracaat eden ve adaylığı uygun bulunanlar arasından adayların tespitini; serbest, eşit, gizli oy, açık tasnif esasları çerçevesinde, tüzüklerinde belirleyecekleri usul ve esaslardan herhangi biri veya birkaçı ile yapabilirler” hükmü getirildi.

Siyasi Partiler Kanunu’nda yapılan değişikliklerle ve ortaya konulan seçeneklerle milletvekili adaylarının illerinde partiye kayıtlı üyelerle önseçimle belirlenmelerine, gücünü halktan alarak, örgüt merkezli siyaset yapılması zorunluluğuna son veriliyordu.

Milletvekili adaylarının, genel başkanın etkili olduğu parti kurullarında belirlenmesi, usul ve kuralı getirildi.

Bu değişiklikle genel başkan, partide tek adam ve tek karar verici oldu. Lider merkezli siyaset yapılması kuralı getirildi.

Darbeci askerler bile 2820 sayılı kanunun 37. maddesi ile gücünü halktan alarak siyaset yapılmasını sağlamıştı.

Darbeci askerlerin başbakan olmasını sağladıkları Turgut Özal, Siyasi Partiler Kanunu’na darbe yaptı. Parti içi demokrasiyi yok etti. Siyaseti halktan koparttı.

1968-2020 arasında, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu, Turgut Özal’ın yönetiminde yapılan değişiklik aynen korundu. Siyasetin lider merkezli yapılanma ve işleyişi devam etti ve ne yazık ki devam ediyor.

YAPILANMA ŞART

Siyasetin bu yapılanma ve işleyişi, siyasetin halka hizmet etmek için yapılan; ülkenin ve halkın sorunlarına akla ve bilime dayalı çözümler üreten, bir yapılanma ve işleyiş olmadığı artık anlaşılmalıdır. Bu sistem, Meclis’e giren milletvekillerini parti başkanına, tek kişiye bağlıyor. Bu sistem Meclis’le halk arasına duvar örüyor.

Türkiye’nin demokratik hukuk devleti olabilmesi, sorunlarını çözebilmesi, gelişmesi, kalkınması ve zenginleşmesi, toplumsal barış ve huzura kavuşabilmesi için çok partili siyasal sistemin yapılanma ve işleyişinin, örgüt merkezli, politik kişilerin gücünü halktan alarak halk için yapıldığı bir yapılanma ve  işleyişe dönüştürülmesi gerekiyor.