İslam tarihi yüzyıllardır tahlilci bir bakış açısı ile değil masal olarak anlatılıyor. Okçular Tepesi olayı da onlardan biridir ve Arap karakterinin özeti.
İslam tarihi yüzyıllardır tahlilci bir bakış açısı ile değil masal olarak anlatılıyor. Okçular Tepesi olayı da onlardan biridir ve Arap karakterinin inkâr edilemez özetidir.
"Uhud dağının eteklerinde müşriklerle yapılan ikinci savaşta Peygamber Efendimiz Müslümanlara arkadan gelebilecek saldırıyı önlemek amacıyla dağın eteklerine okçuları yerleştirmiş ve kendisi emir verene kadar bu tepeyi terk etmemelerini söylemişti. Müslümanların savaşın başında öne geçmelerinin ardından "okçular tepesini" biraz erken terk eden askerlere arkadan yapılan saldırı sonrasında müşrikler birçok Müslümanı şehit etmiş ve Efendimiz'i (s.a.v.) yaralamışlardı."
Böyle anlatıldı Okçular Tepesi yıllardır.
Tepe "birazcık erken tek edilmiş"... Hepsi o kadar.
Peki Okçular Tepesi niye erken terk edildi?..
Çünkü savaşın kazanıldığını sanan okçular Bedevi töresi gereği yağmaya koştular.
İslam tarihçileri işte bu yağmacılık kısmına makas atarlar.
Üstelik emri veren Peygamber ama "yağma" peygamber emrinden daha önemlidir Arap askeri için.
***
Şimdi Çiyiltepe şehidi Albay Reşat olayını hatırlayalım.
Mustafa Kemal Paşa Büyük Taarruzda 57. Tümen Komutanı Albay Reşat'a "Çiyiltepe, Kızıltaş, Kızlaryaylası adlı üç tepenin geri alınması" emrini verdi.
Cevabi telgrafında Albay Reşat net bir ifade kullandı: “Bir saat içinde üç tepe de alınacaktır.”
Sabaha karşı Mehmetçik tekbir sesleriyle taarruza geçti. O ne mübarek bir ruhtu öyle. Tekbir seslerinin yeğnilttiği bedenleri onları kayadan kayaya kanatlandırıyordu. Kızıltaş ve Kızlaryaylası tepeleri böyle bir ruh hali içinde ilk yarım saatte alındı. Çiyiltepe’de General Trikopis büyük direniş gösteriyordu. Çünkü Türk topçusunun menzili dışındaydı. O yüzden verilen süre içinde Çiyiltepe alınamadı.
Albay Reşat, bir kaya çatalının arasında yere çömeldi. Koynundan kalemini çıkardı, not defterinin bir sayfasını kopardı ve titreyen parmakları ile kâğıta şunları yazdı:
“Hayatımda ilk defa verdiğim sözü tutamadım Paşam!.. Artık yaşayamam...”
Bu kelimeleri yazdığı kâğıttı sol eline alıp buruşturdu. Sağ eliyle tabancasını çıkartıp şakağına tek kurşun sıktı.
Çiyiltepe’deki top sesleri, beyninde patlayan mermi ile bir anda sustular. Albay Reşat’ın ruhu ışıklı bir yolda göğe yükseliyordu.
İşte Okçular Tepesi'ndeki Arap karakteri, işte Çiyiltepe’de destanlaşan Türk karakteri.