insanlık tarihinde emsali bulunmayan hakanı Atilla, “sınırlarınız tehlikeye girdiğinde, sınırlarınızı genişletiniz” buyruğu mevcuttur.

“Kurt, avını avlamadan önce uluyarak haber verir, öylece avlar”… Bu davranış, Türk’e ait bir karakter olmuştur ki, düşmanlarımızın bütün sinsiliğine ve kalleşliğine rağmen yapacağımızı göstere göstere yapmaktayız.

Doğruluğu yanlışlığı, stratejisi tartışılsa da, bu Türkün karakteridir.

Ülkemizin güneyinde yuvalanan ve küresel eşkıya/güç unsurlarının vesayeti ile hareket eden PKK/PYD /YPG/PEJAK gibi terör örgütlerinin piyon olarak kullanıldığı bir hakikattir. Bu sebeple devlet erkânının bu duruma müdahale edeceğini deklere etmesi yaptığı “sınır ötesi” harekâtında da bu durumu gördük.

Manevi kültürümüzde ,”düşmana, misli ile mukabele etmek sünnettir.” Ayrıca, Büyük Türk hakanı ve Büyük Hun imparatorluğunun, insanlık tarihinde emsali bulunmayan hakanı Atilla, “sınırlarınız tehlikeye girdiğinde, sınırlarınızı genişletiniz” gibi müthiş bir buyruğu mevcuttur.

Şimdi bu durumun tecellisi için Türk gibi başlattığımız harekâtı Türk gibi neticelendirip, girdiğimiz ve vurduğumuz yerlerin ki, anlaşmalardan doğan haklarımız gereği, bizim olan yerleri sınırlarımıza dâhil etmek zamanıdır.

Kırk senedir çeşitli bahanelerle girmekten imtina edilen ve “fesat kumkuması” haline gelen bu bölgeye egemenliğimizin sembolü bayrağımızı göndere çekmeliyiz.

Cenap Şahabettin; “görebildiğin kadar git, oradan ötesini de görürsen” demiştir. Türk devleti, gidebileceği kadar gitmeli, “aman dileninceye” kadar sürdürülmelidir.

ABD, RUSYA, İRAN, FRANSA yetmiyor gibi, Çin’in de bu bölgede pay sahibi olmaya çalışması, sınırımıza gelecekte mütecaviz güruhun niyetini ortaya koymaktadır. Dahası, bu durumun kontrolünün YAHUDİLERİN/Sam’ın çocuklarında olduğunun da farkındayız.

Bilmeliyiz ki; yüz sene evvel, nüfusumuz 12 milyon iken, biz yedi düvel ile karşılaşmayı göze aldık ve bu güne geldik. Aç- La ilaç, biçare durumdayken tarih yazdık. Şimdi tarihe kayıt düşecek bir ders verme fırsatı doğmuştur.

Çeyrek asırdır iktidarda bulunan mevcut iktidarın, iç bütünlüğümüzdeki ekonomik dengesizliklerden kaynaklanan bir olumsuzluk psikolojisini, adaleti etkili kılmak üzere, bertaraf edebilmeyi düşünmelidir. Adil paylaşımı esas alan ve haksız kazanç kaynaklarını kapatan bir ameliyeyi politikasının merkezine almalıdır. Zira dışa karşı daha güçlü olmasının şartı budur. İç bütünlüğünü sergileyen bir ülkeyi dıştan yenmenin mümkünü olmaz… Hele, bu millet Türk milleti ise asla yenilmez…

“Büyük TÜRK İLHANLIĞI” TURAN DEVLETİ stratejimizve kutlu şafakların doğması içinde bu durum şarttır.