Sovyetlerin demirperde rejimini radyo ve tv sinyalleri dağıttı. Bugünün iletişim araçları ile karşılaştırıldığında bu sinyaller küçük bilgi sızıntıları idi.

İnternet ağının insan yaşamı üzerinde günlük 3 saat bilgi fırtınası içinde kalması birey aydınlanmasına ivme kazandırdı.

Beynimizdeki

Yanlış tarihi bilgiler,

Din konusundaki yanlış algılar,

Hükümetlerin tek tip insan projeleri,

Okulların ve ailenin birey üzerindeki etkisi, üzerine buzlu su dökülmüş kızgın taş gibi paramparça oluyor.

Dahası tarikat ve cemaat gibi kapalı yapılar bile bilgi fırtınasının etkisi ile darmadağın oluyor.

Hz. Muhammed'in göğe yükseldiğine inanılan Muallak Taşı'nın havada asılı durduğu balonu patladı.

Abdülhamit'in evliya değil değil, devlet varlığını yağmalayan, çaldığı paraları Yahudi bankerlere ve Alman bankalarına kaçıran bir hırsız olduğu, kendi diktasını korumak için donanmayı bile çürüttüğü, düzmece suikast yalanları ışık hızında gezegenimize yayılıyor.

Şeyh Sait, Seyyit Rıza, İskilipli Atıf gibi isimlerin Necip Fazıl'ın iddia ettiği gibi "din mazlumu" değil vatan haini olduğu, NFK'nın bizzat kendisinin ipliğinin pazara çıktığı bir bilgi ağındayız.

Siyasetçilerin "Dış güçler", Venezuella'da buğday tarımı, "Dünyada büyük enflasyon var" yalanlarının ömrü (Ne yatsıya varması) üç beş saniyede patlıyor.

Ha bütün bu bilgi akışına kulak tıkayan dinazorlar var mı?.. Var elbette... Ama onların itirazları da çarpan etkisi yaparak gerçeklerin büyük kitlerle buluşmasını kolaylaştırıyor.

Vur kazmayı dağa Ferhat!..

Çoğu gitti, azı kaldı...

Alper Aksoy